

Gaziantepspor - FENERBAHÇE : (2 - 1)
“Fenerbahçe üst sıralardaki takımlarla arasındaki puanları kapatmaya başladı, emin adımlarla yükseliyor. 6 da 6 yapacak olursa ilk yarıyı lider olarak dahi tamamlayabilir” düşünceleri tüm camiaya hâkimdi. Gaziantepspor maçına takımın da bu düşüncelerin ışığı altında iyi başladığı gözlenince ümitler de arttı. Üstelik de erken bir golle öne de geçilmişti.
Ne var ki bu maçı da gene ikiye ayırarak yazmak gerekecek. Fenerbahçe’nin golüne kadar oynanan kısım ile golden sonraki kısım olarak. Yenilginin nedenlerine aşağıda yer vermeye çalışacağım ama ilk bölümdeki rasyonel futboldan da söz etmek gerekli. Takımca koşup topa sahip olunuyor, olumlu paslarla rakip kontrol altında tutuluyordu. Alex’in ayağına geçen her top rakip kaleye ulaşan bir pozisyon olarak bitiyordu. Gol de böyle çok paslı bir akın sonrasında 18. dakikada, gene Alex tarafından onun ligdeki 100. golü olarak gelmişti zaten. Ona da yakışıyordu bu 100 gol.
İlk bölümde herkes görevini yaptığı gibi Baroni’nin bile olumlu oynamakta olduğu, maçı izleyenlerce yanındakine fısıldanıyordu. Stoch sol kulvarı çok güzel kullanıp rakip ceza sahasına olumlu toplar taşımaktaydı. Takımda vasatın altında oynayan yoktu. Şimdi de atılan bu güzel ve güzellikli golden sonrasının nedenlerine gelelim. Önde olduğu halde Fenerbahçe bu maçı neden kaybetmişti, onları sıralayalım:
- Fenerbahçe’nin hala çözemediği “kontratak beceri eksikliği” sorunu devam ediyordu. Bu, uzun zamandır galibiyeti koruyamamasının başlıca nedenini oluşturmakta. Kalesi sıkışırken top aktarılan Alex bile önüne gelen rakibi çalımla geçip açılanlara uzun pas atmayı düşünürken 3 kişinin batırması sonrası değil topu açmak çoğu zaman kaptırabiliyordu. Oysa topu aldığında yana doğru sürerek oyunu açacak olsa karşı kaleye doğru koşanların önüne daha rahat toplar gönderebilecek. (Bunu en iyi uygulayan 103 gollük sezonda Oğuz Çetin olmuştu.)
- Golden sonra bir futbol gerçeği olarak G.Antepspor daha çok çıkmaya başladığında orta saha “gölge pres” yaparak rakibi bastırarak karşılayacağına geri geri çekilerek kaleye yaklaşmalarına neden oluyordu. Eskişehir maçında geldiğinden beri en olumlu futbolunu oynadığı düşünülen Mehmet Topuz yanında oynayan Baroni’ye uyup en kötü maçını çıkartmaktaydı. Top rakipteyken bastıran, gerçek pres yapan yok gibiydi. Zaten orta saha Emre gibi bir emniyet supabını kaybetmişken yerini dolduran da olmayınca sonuç normal karşılanmalıydı.
- “Hak Verilmez Alınır” literatürünü futbola uygulayacak olsak bir futbol gerçeğine daha ulaşırız. “Pas Verilmez Alınır”. İşte Fenerbahçe’de bu ikinci bölümde pas almak için deplase olan, sağa-sola koşular yapan yoktu. Bu da çoğu zaman ayağındaki topu kaptırmamak için yanlış paslarla toptan kurtulma denemelerine yani pası alanların top kaybına neden oldu. Bunun nedenleri ya fizik yetersizlik nedeniyle fazla koşmakta zorlanma ya da sorumluluktan kaçma olur.
- Değişikliklerde hem gecikildi hem de herkesin düşündüğünün dışında yapıldı. Bu değişiklikleri takımı yönetenler daima herkesin aklına gelenin dışında çözümlerle gerçekleştirmekteler. İyi sonuç alındığında kahraman olmak bu hocalara daha cazip gelmekte. Semih en kötü maçını oynamaktayken değişikliklerde geç kalındı. Niang yedek çıkartıldığına göre en az 20 – 25 dakika oynayabilecek seviyede demektir. Oysa maçın ancak bitimine 5 dakika kala oyuna alındı. 75. dakikada Dia alınıp Semih çıktığında ise ilerde ayağında topu tutacak bir santrafor kalmamıştı.
Bu maçın kaybından sonra nedenler olarak bunlar akla gelmekte. Tabii sakatlıklar nedeniyle ideal onbirlerin uzun süre bir arada oynayamamaları da ligimizin bir başka ayıbı. Büyük takımlara karşı onları ve pahalı oyuncularını durdurma amaçlı olsun, gözlerini korkutma amaçlı olsun sakatlıklara neden olan sertlikler önlenmedikçe ligimiz yabancı oyuncular tarafından Katar liginden farksız sayılmaya devam edecektir. Burada iş Federasyona, Merkez Hakem Kurulu’na ve hakemlerimize düşmekte. Bu sakatlıkların nedeni sertliğe izin veren hakemlerdir.
Fenerbahçe’nin devre arasında en az 3-4 yeni transfer yapması halinde liderle arasındaki 8 puanlık farkın kapatılması olanaklıdır. Önünde yer alan takımların da düşüş günleri gelecektir. Tıpkı Bursaspor’un olduğu gibi. Şimdi kalan 5 maçın 15 puanla kapatılması şart oldu. Gelecek hafta buluşmak üzere hoşça kalın.
YMM. Okan İnanç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder