

İ.B.Belediyespor - FENERBAHÇE : (0 – 1)
Bu maçın kazanılması şampiyonluk yolunda çok büyük bir adım olacaktı. Oyuncusundan hocasına, yönetiminden taraftarına herkes de buna inanmıştı. Ne güzel futbol, ne iyi oynamak, Fenerbahçe takım olarak sadece bu maçı kazanmak istiyordu ve öyle de bir futbol oynadı. Bu maçta iyi oynayanlar vardı, vasatı geçemeyenler vardı ama kötü oynayan yoktu. Kaçırılan gollerde ne kadar şanssızlarsa rakibin kaçırdığı birçok pozisyonda da o kadar şanslıydılar.
Bu maçtaki futbola bir de gelecek maçlar açısından bakılabilir. Fenerbahçe’nin futbolunda değişen ne var değişmeyen neler şeklinde. Artı olarak gösterilebilecek yeni durumlar:
- İlerde basma. Takımca geri çekilme bitmiş top rakibin ayağındayken kaşı sahada pres başlamıştı.
- Gölge pres dediğimiz top rakibin ayağındayken geri geri çekilme bitmiş rakibe yakın pres uygulanmaya başlamıştı. Takımdan en az 5-6 kişi bunu uygulayınca rakibin takımca çıkma sayısı azaltılmıştı.
- Top rakip futbolcuların ayağındayken ona basan bir kişi varsa hemen onun yanına 2 Fenerbahçeli oyuncu daha yaklaşmakta sanki bir Avrupa Kupası oynanır görüntüsü çıkmaktaydı.
- Hücumda çoğalma ilk kez bu maçta en fazla uygulanır göründü. Örneğin goldeki Cristian’ın çizgiye yaklaşması ise neredeyse bir ilkti.
Bunlar bu maçtaki olumlu görünümlerdi ama hala çözülemeyen ama sıranın onlara geldiği belli olan sorunlar da devam ediyordu:
- Takım gene tek bir olumlu kontratak yapmadan maçı tamamlıyordu. Tekniği en fazla oyunculardan kurulu takımlardan birisi olan Fenerbahçe’nin olumlu hızlı paslarla bu karşı akınları yapamaması çok ilginç geliyor. Henüz çalışmalarda ele alınmamış gibi bir görüntü var. Kalelerine korner atılırken birkaç oyuncunun kontratak pozisyonu almaması da sanki bunu anlatıyor.
- Sol tarafta bir önceki hafta Andre Santos’un bu maçta da Caner’in rakibin açıklarını önleyemeyerek gol pozisyonları vermesi puan kaybına neden olabilecek kadar önemli hatalardı. Burada sadece bu boyuncuların değil stoperler dâhil tüm savunmanın hatasından söz etmek gerekir. Boş olarak gelen oyuncuyu görüp stoperlerden sol tarafta bulunanın onun önünü kesmeye giderken diğerlerinin de ortayı kontrole dönmesi gerekirken birkaç kez sol taraf tamamen boş bırakıldı. Antrenmanlarda birbirleriyle nasıl konuşulacağının da hatırlanmasıyla çalışmalar yapılması gerektiği açıkça anlaşılmakta. Bu biraz da Lugano’nu yokluğunun getirdiği bir sorun olabilir.
- Niang 2 pozisyonu gole çeviremedi ama asıl sorun onun topla fazla buluşamamasındaydı. Sakatlığı nedeniyle antrenmanlarda olsun, maçlarda olsun takımla fazla bir arada olamaması gollük pas organizasyonlarını henüz istenilen seviyeye getiremedi.
Takımın bu maçtaki en iyileri önemli kurtarışlarla gene her zamanki gibi başta Volkan olmak üzere, Mehmet Topuz, Cristian, Gökhan Gönül ve gene her zamanki gibi Alex’di. Yukarıda da değindiğim gibi kötü oynayan yoktu. Alex’in oyundan alınması ise hocasının kararıydı ve yorum yapmak kimsenin haddi olmamalıydı. Medya yazarcıklarının her birisinin başka bir yorum yapması ise tam bir uzaktan gazel okuma örneğiydi. Hani sanatçı sahnede şarkı söylerken bunu işiten çobanın dağ başında gazel okuması gibi.
Bu garipler, İ.B.Belediyespor’un kazanmasını istediklerinden sanki Fenerbahçe kazara, şansının yardımıyla kazanmışçasına yorumlar yapmaktalar. Oysa maçta, iki takımdan hem kişisel hem de takım istatistiklerinin tümünün Fenerbahçe’den yana olduğunu görmezden geliyorlardı. Üstelik Fenerbahçe bu maçta bir yenilik daha yapıyordu. Golünü attıktan sonra da sahanın her tarafındaydı ve maçın hâkimi pozisyonunu korumaya devem ediyordu. Bir de kaçan penaltının haksız verildiği iddiasındaki garipler var. Oysa Dia’nın ayaklarına Mahmut’un ayaklarını taktığı tekrarlarda açıkça izlendi. Üstelik maçta bir başka penaltı’yı da bu psikolojisi bozuk hakemimiz es geçmişken.
Fenerbahçe önündeki takımlarla arayı gittikçe kapatmakta. İlk yarıyı bu şekilde bitirecek olursa Şampiyonluğun en yakın adayı olduğunu taraflı tarafsız herkes kabul etmeye başlayacaktır. Gelecek hafta buluşmak üzere hoşça kalın.
YMM. Okan İnanç