
Televizyonlarını yeni açan sevgili seyirciler...
FENERBAHÇE - Sivasspor: (1 - 0)
Liderle arasındaki puan farkının daha fazla açılması demek büyük bir yıkıma uğramak demek olacaktı. Bu ise şampiyonluk ümitlerinin sıfırlanması, futbol takımının devre arasında bir kaosa yuvarlanması demekti. Futbolcuların hocalarını, medyanın bencil ve kötüleyici yayınlarından kurtarmak amacıyla kenetlendikleri maç başlar başlamaz anlaşılıyordu. Bu maçı almak için ne gerekiyorsa yapma amacıyla maç boyunca her topa yetişmeye, topa yetiştiklerinde de gole gitmeye çabaladılar. Sivasspor’un ise büyük takıma karşı büyük bir mücadele vermek amacıyla sahaya çıktığı da ilk dakikalarla birlikte belli oluyordu. Bunun için önce sertliğe başvurulması gerektiğinin de bilincindeydiler. İşte bu konuda asıl işin hakeme düştüğü gerçeği vardı.
Ülkemizde futbolun dünya standartlarına yakın olma olanağı fazla. Ne var ki önce bu gereksiz sertliğin önlenmesi şartı var. Sert futbolun, rakibe futbol oynatmamak demek olmadığını artık tartışmalıyız. Hakemlerin seminer mi yapacaklar, Federasyon toplantısı mı ne yapacaklarsa yapıp artık takkelerini önlerine koyup sertlik konusunu incelemeleri gerekmekte. Top kendi yarı sahasındayken takıma yapılan faullerde avantaj kaidesini bir tarafa bırakıp faulü yapan hakem tarafından ikaz edilmeli. Tekrarında sarı kartın geleceğini kendisi de anlamalı.
Bu maçtan bir örnek verecek olursak, Mehmet Nas tribünün önünde çok sert bir faul yaptı. Hakem sadece faulü verdi. Aradan 10 dakika geçmeden bu kez orta sahada aynı sertlikte bir faul daha yaptı ve hala sarı kartı göremedi. Bu kartla tanışması için ise çok daha fazla fauller yapması gerekti. Bu maçta bu örnek kadar çok faule göz yumulmayacak olsa Fenerbahçe golü hatta golleri çok daha erken bulacağı bir futbol oynamaktaydı. “Güzel futbol yok” diyeceklerine güzel futbola hakemler izin vermiyor deseler doğruyu söylemiş olacaklar. Üstelik büyük takımların belalısı sakatlanmalar da çok daha azalmış olacak.
Gene maçın adamı olması gereken Gökhan’ın oynadığı futbolu hiçbir takımda da Fenerbahçe’nin diğer oyuncularında da göremiyoruz. Bu oyuncu ne ücret istiyorsa verip 5 yıllık bir sözleşme yapmak yönetimin en büyük futbol başarısı olacaktır. Her yere yetişip savunmada gollük akınları önlerken sağ kulvarı yarış kulvarı haline getirip gol yollarının en başarılısı oluyordu. Gökhan’dan sonra sözü edilecek oyuncu ise attığı serbest vuruş golüyle takımına 3 puanı kazandıran Alex olacaktır. Ayrıca Alex; istekli, koşan, deparlar atan oyunuyla da dikkat çekmişti.
Çok gol pozisyonuna giren Fenerbahçe golü erken bulacak olsa farklı bir skorla kazanacağı bir maç oynuyordu. Takımda sadece Niang’ın eski formunda olmayıp Güiza vari goller kaçırması dikkat çekici. Cristian da bir türlü topu alıp gitme cesaretini gösteremediği için hızlı hücumlarda fren etkisi yapmakta. Fenerbahçe “en iyi kontratak kendi takımına korner atılırken yapılır” Futbol Gerçeği’ni ilk kez bu maçta uyguladı. 9 kişi ile kendi ceza sahasında beklerlerken Alex geri gelmekte olan Stoch’a başıyla ileriyi gösterdi. Stoch tekrar rakip kaleye doğru dönerken korner atıldı ve kafalardan seken top Stoch’un önüne düşünce kontratak başlamış oldu. Alex müthiş bir deparla santra yuvarlağına girmişken Niang da soldan koşusunu sürdürmekteydi. Alex’in gönderdiği topta Niang rakibini solundan geçmeye çalışacağına topa bassa kaleci ile karşı karşıya kalıp çok güzel bir kontratak golü atmış olacaktı. Yazık oldu bu pozisyona.
Lider ile 9 puanlık farkın kapanması Fenerbahçe’nin elinde olmadığı için ancak rakibinin tökezlemesi halinde eline geçecek bir fırsatı çok puan toplayarak değerlendirebilir. Bu da taraftarları için ikinci yarının en büyük beklentisi olacak.
Gelecek maçta buluşmak üzere hoşça kalın.
YMM. Okan İnanç
Ankaragücü - FENERBAHÇE : (2 - 1)
Devre arasında Fenerbahçe taraftarının görüşü, ”bu maçın çantada keklik olduğu” şeklindeydi. Ne var ki bazen futbol tanrıları bir takımın bir maçı kazanmaması için elinden geleni yaparlar. Fenerbahçe farklı kazanabileceği bir maçı kaybetti. Önceki haftalarda olduğu gibi ilk yarıda başka ikinci yarıda başka bir Fenerbahçe vardı Ankara’da. Gene de ilk yarıda kaçırdıkları girmiş olsa ikinci yarı daha dikkatli oynayarak galibiyeti koruyabilecekti. Bu yenilgi ile liderin 9 puan gerisine düşmek demek normal şartlarda şampiyonluktan epey uzak kalınması demek oluyor. Sadece liderin sonraki maçlarında üst üste kötü sonuçlar almasıyla ümitlenebilir.
Fenerbahçe’nin ikinci yarıda düştüğü bu kötü durumun akla getirdiği ilk neden tabii ki takımın iyi çalışmaması nedeniyle fizik kondisyonunun düşmesi oluyor. Teknik heyetin ilk yapacağı iş bunun çaresini bulmak olacaktır. Bir de ikinci yarıya çıkılırken en çok oyundan düşen oyuncular kimlerse onların değiştirilmesiyle başlanmaması hata olarak öne çıkmakta. İlk onbirlerin tespiti teknik kadronun inisiyatifindedir ama yedek kulübesindeki her oyuncu ile değişiklik, futbolseverler tarafından da değerlendirilebilir. Fenerbahçe’de bu değişiklikler önceki maçlarda olduğu gibi bu maçta da geç yapıldı. Devre arasında değişiklik daha doğru bir zamandır. İki oyuncu devre arasında değiştirilip bir oyuncu ise sakatlık olasılığı karşısında son 15 dakikaya bırakılabilir. Hem çıkan oyuncuların suratlarının yayıncı kuruluş tarafından kurt kuzuyu izler gibi izlemesi önlenmiş olur hem de hocası bu değişikliğin nedeni konusunda kendisini ikna etme fırsatı bulur. Ayrıca yerlerine geçecek olanlara da nasıl oynatılmak istendikleri daha detaylı anlatılmış olur.
Fenerbahçe maça fırtına gibi eski yıllardaki Fenerbahçe’yi hatırlatır şekilde başladı. Önceki haftalara göre bir artısı daha vardı ki o da hızlı paslaşmaya geçmesiydi. Top rakipteyken pres deseniz vardı, oyunun kontrolünü elinde tutmak vardı. Karşı kalede çok sayıda pozisyona girerken Volkan sadece bir kez yere uzanarak top alıyordu. Bu yarıda oynayan futbolcuların tümü çok iyi oynarken hatalı oynayan olmadığı gibi hatalı top kullanımı yok denecek kadar azdı. İkinci yarıda çok şey değişti. Ankaragücü değişmiş baskılı bir futbola dönmüştü. Belli ki Fenerbahçe’nin ikinci yarıda daha düşük bir tempoyu kabullenmek zorunda olduğunu biliyorlardı.
İki devrede iki farklı Fenerbahçe izlenince oyuncuların değerlendirilmesini bu iki devrenin toplamına göre yapacak olursak sadece bir oyuncuyu çok iyiydi şeklinde değerlendirebiliyoruz. Bu oyuncu da her zaman olduğu gibi gene Gökhan Gönül oluyor. Buna rağmen aynı Gökhan dahi çok sayıda indiği çizgiden ortalarını hatalı yapmaktaydı. Bu ortaların hemen hepsini dışarıya yönlendireceğine diğer arkadaşları gibi kaleciye doğru atarak güzelim akınlarını sonuçsuz bitiriyorlardı. İkinci yarı başladığında gördük ki, Cristian, Mehmet Topuz, Dia, Caner, Emre yok gibiler. Hepsi ya geri çekilmişler, ya az koşuyorlar, topları rakip oyuncuların kapmalarını izliyorlar. Niang bile nedense ortada çapraz koşular yaparak top alacağına sol çizgiye yanaşarak oynamayı yeğliyordu. Yenilen 2 gol ikinci yarının futbolu karşısında beklenen bir sonuç sayılıyordu.
Fenerbahçe kazanması gereken bir maçı gene 2. yarıdaki futboluyla kaybederken şampiyonluk ümitlerini azaltarak ilk yarının son maçına çıkacak. Gelecek hafta buluşmak üzere hoşça kalın.
YMM. Okan İnanç
FENERBAHÇE- Kard. Karabükspor: (2 - 1)
Önceki haftalarda hep Fenerbahçe’nin maça çok iyi başlayıp golü bulduktan sonra kötü futbola döndüğü tenkid konusu yapılıyordu. Bu maç da önceki maçların tekrarı gibi bir maç oldu. Taraftar akın akın maça geliyordu. Kasım aylarının bir özelliği olan ve sıcak havaların devamı anlamına gelen “pastırma yazı” ancak 5 Aralık günü yani maç günü sona ermiş ve kışın soğuk yüzü görülmüştü. Maç taraftarı mutlu edecek bir tempoda başlamıştı. Sonra bu maçta da izahı zor aynı gelişmeler görüldü. Çok iyi başlanan maçta 17. dakikada 2 – 0 öne geçerek Fenerbahçe izleyenlere farklı bir galibiyet mesajı veriyordu. Ne var ki dakikalar ilerledikçe önce durdu, sonra da hâkimiyeti rakibe bıraktı. Onun en iyi oyuncusunu, Emenike’yi markajda zorlandı. Aynı oyuncudan farkı bire indiren bir gol yedikten sonra her an 2 puanın kaybına neden olacak bir gol yeme olasılığı da ortaya çıktı. Son dakikalarda ise maça yeni alınan oyuncularla tekrar gol aramaya başlanan bir gelişme yaşandı.
Emre sakatlıktan yeni çıkmış olmasına karşın eskisinden hiç farkı olmayan çok başarılı bir maç çıkartırken diğer iyi oynayanlar tabii ki başta Alex olmak üzere Gökhan Gönül ile Caner olarak sıralanabilir. Emenike’nin müthiş futbolu savunma zaaflarını da ortaya çıkartı. Önce Lugano tarafından marke edilmeye çalışıldıysa da hava toplarındaki üstünlüğü görülünce Yobo ile yer değiştirdiler. Ne var ki Emenike ile ikili mücadelelerinden birisinden gol bile çıktı. Emenike vücut yapısının üstünlüğünü çok iyi kullanan bir oyuncu. Rakibi elle itmek fauldür ama kendisi kol gücüyle rakibini yanından fırlatabilmekte. Üstelik bu yapısına ek olarak hem futbol tekniği çok ileri hem de hava hâkimiyetine sahip bir futbolcu.
Niang sakatlık sonrası hala eski formuna ulaşamamış bir görüntü vermekte. Çok daha önce Semih’le değiştirilse daha iyi olacaktı. Semih’in girdiği o çok kısa sürede gollük bir pozisyon bulması da çok ilginçti. Ne var ki tam “nöbetçi golcü”lüğün gereğini yerine getirecekken acele etti ve vuruşunu erken yaptı. Oysa önü çok açıktı ve kaleciyi çalımla yatırdıktan sonra golünü atacağı çapraz mesafe kaybolmayacaktı. Cristian, maça başladığında “eskisine göre çok daha iyiyim” dercesine bir görüntü verdiği halde ilerleyen dakikalarda eski Cristian geri dönmüştü. Stoch bazen çok güzel hareketlerle arkadaşlarına gollük pozisyonlar hazırladığı halde bazen de ayağındaki topları bencilce kullanmakta. Üstelik bu vuruşları da başarısız vuruşlar şeklinde olmakta.
Takımın en büyük eksiği hala yavaş oynaması, hızlı hücuma kalkamaması. Kontr ataklara çıkamaması olarak görülüyor. Buna biraz da topları kaybetme korkusunun yol açtığı düşünülebilir. Oysa kaybedilen toplar yeniden kazanılabilir ve yeni gol pozisyonları bu toplarla daha bariz gol pozisyonları hazırlar. Korkamaya hiç gerek yok. Bu takım kontrollü futbol yerine açık futbol oynayarak da rahat ve çok gollü maçlar kazanacak kapasitede bir takım.
Bu maçta en büyük kazanç alınan 3 puandır. Fenerbahçe şampiyonluk yolunda çok önemli bir adım daha atmıştır. Kalan 2 maç da kazanılacak olursa ilk yarı 2. olarak bitirilebilir ve artık korkacak olan ise Trabzonspor haline gelir. Gelecek hafta buluşmak üzere hoşça kalın.
YMM. Okan İnanç