31 Ekim 2010 Pazar

Sn.Okan İnanç'tan 10. Hafta (Bursaspor-Fenerbahçe) Maç Yorumu



Bursaspor - FENERBAHÇE: (1 - 1)

Bu maç lidere yaklaşma maçıydı. Bu nedenle berberliğe ne kadar üzüldükse de oynana futbolun umut verici olmasına da sevinmek gerekiyor. Fenerbahçe ilk yarıda, lider karşısında çok üstün bir futbol oynarken çok sayıda da gol pozisyonuna girdi. İlk yarı tek golle geçileceğine kaçan gollerden birisi dahi girecek olsa rakibinin bu futbolu nedeniyle Bursaspor’un da pes edeceği oynanan futboldan da anlaşılıyordu. İkinci yarıya Bursaspor beraberlik golü için kararlı başlayınca Fenerbahçe psikolojik olarak galibiyeti koruma yolunu seçti. Son yıllarda ki birçok maçta olduğu gibi de galibiyeti koruyamadı.

Maç çok çekişmeli, bol pozisyonlu, son zamanların en güzel maçı şeklinde geçti. Hele 1 – 1’den sonra iki takımın da beraberliğe razı olmayıp galibiyeti araması karşılıklı gol pozisyonlarının yaşanmasına neden oluyordu. Fenerbahçe’nin bu etkili futbolunda taraftarı şampiyonluk amacında sevindiren önemli bir düşünce de bu takıma bir de Niang’ın katılacak olmasıydı. Volkan gibi bir kalecisinin olması da ezeli rakipleri kalede sıkıntı yaşarlarken takımın en önemli artısı olmaktaydı. Gerçekten de Volkan hem birebirde defalarca karşı karşıya kaldığı Sercan’ın ayağından topları karşılarken hem de refleksle olsun yer tutuşlarıyla olsun gollük vuruşları önlerken çok başarılıydı. Yüksek toplara çıkışlarında da hatasız vuruş ya da bloke edişleriyle takımın en iyilerinden oluyordu.

Bu maçta takımın diğer iyilerini de sıralayacak olursak gene Emre’den başlamak doğrusu olacaktır. Emre, futbol gerçeğinde örnekleri az olan bir futbolcu tipi olarak başarısını sürdürmekte. Hem rakip oyuncuların ayaklarındaki topu çalmada hem de bu topu olumlu ve ileriye dönük oyuna sokmada ender futbolculardan olduğunu bu maçta da gösteriyordu. Hele atılan golde çizgiye inmek için rakibini geçerken hem vücut çalımı atıyor hem de ayağındaki topu rakibinden kurtaracak çalımı atıyordu. Bu rakip geçişi defalarca izleyecek olursanız bir örneğine ne kadar az rastlamış olduğunuzu da fark edeceksiniz. Bu golden önce Fenerbahçe çok güzel hareketlerle rakip kaleyi ablukaya almış olduğundan “gol kokusu” da çıkmaya başlamıştı. Bursaspor ise sadece izlemekle yetinmekteydi. Oysa hem Bursaspor’un beraberlik golünü aradığı dakikalarda hem de maç berabere duruma geldikten sonra Fenerbahçe hiçbir dakikada pasif duruma girmedi. Bu noktadan bakacak olursak maçın hakkının Fenerbahçe’nin galip gelmesi şeklinde olması gerektiğini de görmek gerekir.

Emre’den sonra gelen iyiler sıralamasına devam edecek olursak Alex’e geçmemiz gerekecek. Son zamanlarda (hatta belki de öteden beri) Alex’i top rakibin ayağındayken bu kadar aktif izlediğimi hatırlayamadım. Tabii top ayağındayken verdiği ince paslara alışık olduğumuz için söz etmeye bile gerek görülmüyor. Bu iki önemli hususa, hızlı hücumlarda top takım arkadaşlarındayken attığı sayısız deparı da eklemek gerekiyor. İşte bu maçta kısacası Alex buydu. İyiler sıralamasına devam edecek olursak Savunmanın yenisi, hem futboluyla hem de fiziğiyle eski Uche’mizi hatırlatan Yobo’ya sıra gelecektir. (Bu futbolcunun kiralık olan bonservisini almak artık şart olmuştur.) Yobo’ya rağmen, hatta topu karşılamadaki üstün başarısı olan Bilica’ya rağmen Fenerbahçe’nin kalesinde çok sayıda pozisyon vermesinin bir nedeni olarak Lugano’nun yokluğu düşünülmelidir. Rakip atakları karşılamada alan paylaşımında bu iki futbolcu bir arada çok daha iyi anlaşmaktalar. Stoch bir iki hatası dışında başarılıydı. Hızlı hücum çalışmalarına devam edilmesi gereği ortada. İşte bu çalışmalar sonra sı Fener bahçe hızlı kontrataklara çıkmaya başlayacaksa Stoh ile takıma katıldığında Dia başrolde olacaklardır.

Bu maçta Fenerbahçe liderlikteki rakipleri karşısında hem 2 puan kaybetmiş hem de Bursaspor’a yaklaşma olanağı varken bunu gerçekleştirememiştir. Buna rağmen taraftarların üzüntüsünü azaltan ise takımın oynadığı futbolla ilerisi için verdiği ümittir. Hem de Niang gibi bir futbolcusundan yoksunken bu futbol oynanıyorsa. Gelecek hafta buluşmak üzere hoşça kalın.

YMM.Okan İnanç

okaninanc@superonline.com

http://www.yenicagymm.com/

25 Ekim 2010 Pazartesi

Hadi Canım Sende.(Ankara Gücüne Gitti mi?)


06 Plakalı Ankaragücü ile 16 Plakalı Bursaspor maç yapsınlar.Ayrıca ikisi kaaardeşşş kulüp olsunlar.Maçın 6. dakikasında Ankaragücü, 16.dakikasında Bursaspor gol atsın, kendi plakalarında gol atsınlar.Hani her ikisinin birbirlerinin ismini bağırdığı dakikalarda.
"Hayat Tesadüflerle Dolu" inandınız mı böyle bir ihtimale?Olur mu canım.Hadi canım sende...

İstanbulspor,Adanaspor'u ligin ilk maçında oynatan, Ankaraspor'u ihraç eden federasyon bu sadece tesadüf harekete geçmeyin.İki kardeşten ihtiyacı olan kazansın, karşılıklı goller birbirlerinin plaka rakamlarında atılsın normal ,normal.Her sene bir kaç hükmen maç kazandıralım Bursa'ya kardeş kıyağı da olsun, bu kıyak dalga geçilircesine yapılsın.

Hadi her şey olur da, Ankara gücüne gitmiyor mu? Böyle yaşamak.

Mehmet Ali Mesruoğlu

Sn.Okan İnanç'tan 5. Hafta (Fenerbahçe-Galatasaray) Maç Yorumu



FENERBAHÇE - Galatasaray : (0 - 0)

Boşuna, Qualyteli Türk Medyası (QTM) denmiyor onlara. Tüm hafta boyunca Fenerbahçe’nin kaç gol atarak kazanacağını tartışmışlar, sanki atamayacak olurlarsa bu çok büyük bir zaaf olur gibi göstermişlerdi. Maç golsüz bitince sanki Fenerbahçe ezeli rakibine farklı kaybetmiş gibi karşılanıyordu. Maç sonrası Galatasaray takımı sahadan sevinç gösterileri ile ayrılırken taraftar da sanki şampiyonluk yolunda önemli bir adım atılmışçasına bayram yapıyordu. Oysa bu maç sonrası lider ile aralarındaki puan farkı 10’a çıkmış takımları hala 9. sırada yer alıyordu.

Bu maçta Fenerbahçe’den galibiyet beklenirken beraberlikle sonuçlanmasının nedenleri şöyle sıralanabilir:

  1. En önemli neden olarak maçın hakeminin idare şekli gösterilmelidir. Daha kaliteli bir takım olduğu herkes tarafından kabul edilen Fenerbahçe’nin futbol oynanan bir maçta başarılı olacağı da bellidir. Oysa Galatasaraylı oyuncuların futbol dışı her hareketleriyle, yaptıkları çok sayıda faulle maçın çok sık durmasına neden olurken Hakem bunu önlemek için hiçbir gayret göstermiyordu. İkazlarına erken başladığı gibi kartlarını da yerinde ve zamanında çıkartacak olsa sık sık oyunu durdurmaya bu kadar cesaret bulamayacaklardı.
  2. Hakem kırmızı kartı hak eden Neill’e kart göstermeye cesaret etse konuk takım 10 kişi kalacak ve Fenerbahçe’nin gole ulaşabileceği bir pozisyon hatalı ofsayt kararıyla kesilmese skor başka olacaktı. Bunlar hatalı hakem kararlarıydı.
  3. Fenerbahçe orta sahada rakibi kadar presli oynamıyor, gölge presi tercih ediyordu. Nasıl olsa kazanırız anlayışı top rakipteyken bekleme moduna geçmelerine neden olmaktaydı. Oysa rakip orta sahada top Fenerbahçe’deyken ayağa pres uyguluyordu. Belki de isimleri olan oyuncular sakat olmasa bu maçta pres yapan bu oyuncular takımda olmayacaklardı.
  4. Kazanmak için hücumda çabuk çoğalmak gereğini uygulayamıyorlardı. Emre bile çok geride top alıyor. Savunma geride hem çok sayı ile kalıyor hem de ileriye çıkışlar az kişiyle uygulanıyordu.
  5. Takım henüz kontratak çalışmalarına başlamamış görünüyor. Hızlı tek bir atak yapamadıkları gibi uzun paslar sonrası topu alan oyuncu yakınında çok sayıda oyuncu bulamıyordu.
  6. İyi oynayan oyuncuların az sayıda kalması bir yana vasatı geçemeyenlerin sayısı da epey fazlaydı bu maçta.

Takımın en iyilerinin savunma oyuncuları oluşları da kötü futbolu izaha yeterli oluyor. Bu anlamda, Volkan, Yobo, Gökhan Gönül, Caner en iyiler olarak sıralanmalıdır. Vasat olanlar dışında kendilerinden bekleneni veremeyenler ise; Dia, Alex ile Stoch şeklinde sıralanabilir. Zaten gol pozisyonu sayısının beklenenin çok altında kalmasında da Fenerbahçe’nin bol gollü maçlarına nazaran kanatları fazla kullanamaması neden olarak görülebilir. Gökhan Gönül’ün hem büyük bir çaba hem de son sürat koşarken büyük bir beceriyle çizgiden çıkarttığı top gol olsa o zaman üzünülmesi gerekirdi. Sonuçta bir derbi maçı beraberlikle sona eriyordu. Bu taraftarın üzüldüğü kadar kötü bir sonuç değil. Futbolcuların klasiklerinden olan “artık önlerindeki maçlara bakmaları” gerekecek. Gelecek hafta buluşmak üzere hoşça kalın.

YMM.Okan İnanç

okaninanc@superonline.com

http://www.yenicagymm.com/

22 Ekim 2010 Cuma

Ödüllü Soru 4


Haftanın ödüllü sorusu klasiklerden...

Fenerbahçe 3 kez üstüste maç kazandıktan sonra,evinde GS'yi lig tarihinde kaç defa yenmiştir?

1) Biz Heybeli'de her gece...
2) Oha Fenerbahçe
3) Her kere
4) 24.Mayıs.1962'de bir kere
5) Hep biri

Doğru yanıtı bilen 6 kişi gol kazanacaktır.

1961-62 sezonunda Fenerbahçe sırasıyla;

06 Mayıs 1962'de Göztepe'yi deplasmanda 1-0
10 Mayıs 1962'de Beykozspor 1908'i 2-1
13 mayıs 1962'de Ankaragücü'nü 3-0'la geçtikten sonra evinde GS'yi 1-0 mağlup etti.
75.Dakikada B.Ahmet'in faulune maruz kalan Lefter'in ceza sahasına yolladığı serbest atışa
iyi yükselen Selim Soydan,Turgay Şeren'i mağlup etti...
(Maçta asılan bir pankart..."Fenerbahçe Seninle İftihar Ediyoruz")


Hedefine sağlam adımlarla giden Fenerbahçe için GS maçı bu defa dirilme maçı değil, istikrarın devamı...Başarılar Fenerbahçe
(Gazete 25 Mayıs 1962 Milliyet Gazetesidir)

19 Ekim 2010 Salı

Sn.Okan İnanç'tan 8. Hafta (Konyaspor-Fenerbahçe) Maç Yorumu



Konyaspor - FENERBAHÇE : (1 - 4)

Fenerbahçe için çok sayıda nedenle çok önemli bir maçtı:

  1. Derbi öncesi vereceği moral kadar vereceği futbol görüntüsü önemliydi.
  2. Rakiplerin çoğunun puan kayıplarına uğradığı bir haftada 3 puan almak önceki kayıplardan sonra toparlanmanın devamlı olduğunu gösterecekti.
  3. Önceki iki haftada atılan 8 golün başarısının geçici bir başarı mı yoksa devamlı mı olduğu anlaşılacaktı.
  4. Takıma yeni giren yabancıların uyumlarının nasıl gelişeceği belli olacaktı.

Bütün bu düşüncelerin cevabı maç başlar başlamaz araştırılmaya başlandı. Fenerbahçe maça çok hızlı başlamadıysa da gelişen mücadelede bu konuda bir eksiğinin olmadığı en az rakibi kadar koşup mücadele ettiği görülmeye başladı. Geri dörtlü de Yobo’nun, orta da Mehmet Topuz’un neler yapacağı kadar takıma katılması geciktirilen başarılı futbolcu Stoh’un futbolları da merakla beklenmekteydi. Benden 3’ü de tam not aldılar.

Maçın hakemi Abdullah Yılmaz’ın garip tutumu olmasa maç çok daha farklı olurdu. Önce Konyaspor’un sert faullere kart çıkartmakta gecikerek sakatlıklara yol açması sonra da en az 3 penaltıyı vermemesi skoru da Fenerbahçe’nin oyununu da çok etkilemiş oldu. MHK’nın büyük takımların aleyhine kararlar vermeyi marifet sanan hakemlerden artık kurtulması gerekiyor.

Fenerbahçe’de Emre’nin futbolunu ayrı bir yere koymak gerekiyor. Dünyadaki örnekleriyle de az sayıda olan bu hem mücadele edebilen hem de teknik kapasitesi yüksek oyuncunun her maçtaki öz verili, istekli oyununu ayrıca kutlamak gerekiyor. Fenerbahçe Alex hariç ideal 11’i ile sahaya çıkmıştı. Bu takım bir arada oynamaya devam ettikçe kalan 26 maçtan sonra 103 gollük rekorunu kırması olasıdır.

Tabii yavaş yavaş 4 sarı kart maçlarına yaklaşılıyor. Sakatlıklar ligimizde her takımın baş derdi. Hakemlerin tutumu da bu sakatlıklarda rol oynamakta. Artık avantaj kaidesi yerine maçı durdurup gerekli ihtarların verilmesi uygulamasına geçilmesi gerekmekte. Yukarıdaki görüşün devamı olarak yedeklerin de ilk onbir gibi hem kaliteli hem de hazır oyunculardan oluşması şartı ortaya çıkmakta. Fenerbahçe’de yedeklerin kalitesi tartışmasız olduğuna göre Aykut Hoca’dan beklenen bu oyuncuların da takıma girdiklerinde ilk 11’i aratmayacak bir futbol oynamakları olacaktır.

Atılan 4 golün de gerek hazırlanış bakımından gerek atılış bakımından çok güzel olması başka bir zevk yaratıyordu. Taraftarı mutlu eden bu farklı skor ile yeni oyuncularının katkılarına verilen tam not tabii ki çok önemliydi. Fenerbahçe ligin en etkili futbolunu oynayan takımı olma yolunda. Şimdilik liderlik kendi elinde değilse de rakipleri puan kaybetmeye devam edecek, Fenerbahçe de bu futbolu oynamaya devam edecek olursa ilk yarıyı lider bitirmesi normal sonuç olacaktır.

YMM.Okan İnanç

okaninanc@superonline.com

http://www.yenicagymm.com/

18 Ekim 2010 Pazartesi

Ümit (G)Özat


8 ayda inanılmaz bir değişim:
İnsan arada bir kendi söylediklerine göz atar...

17.10.2010 GS:2 A.Gücü:4
maç sonrası Ümit Özat yorumu:
Burada bir gol atıp Çanakkale’yi savunur gibi kaleyi savunmaya gerek yok. 4 atarız 4 yeriz ama zevk veririz..

11.02.2010 2. yarıda 3 maçı da 0-0 bitiren takımın antrenörü ümit Özat yorumu
34 maçta hiç gol yemesen 34 puan cepte olur. Ofans kazandırır, defans şampiyon yapar. Bu takım ilk yarı 25 gol yedi. Oynamayan savunma oyuncularımız da vardı ve onlar da aramıza katıldı" diye konuştu.


Takım aynı takım, adam aynı adam ama her ne hikmetse mentalite 180 derece dönmüş:)
Tebrikler:)

17 Ekim 2010 Pazar

Şehirlerarası


Haftanın ödüllü sorusu: "deplasman"

Fenerbahçe; İstanbul-Ankara dışındaki deplasmanlarda en son galibiyetini ne zaman almıştır?

A) Deplasman Dayım
B) Evim Güzel Evim
C) Acaba Nedir Nedir?
D) 9 ay önce 31.01.2010 Sivas Maçı
E) Hep biri

Soruyu doğru bilen 3 kişi Deplasman bestesi kazanacaktır.

Şampiyonluğun formülü açık gözüküyor,başarılar Fenerbahçe

10 Ekim 2010 Pazar

Mirkamil'i Ziyaret Ettik


Dün talihsiz bir sakatlık geçiren U 15 takımımızın oyuncusu Mirkamil Haşimli'yi ameliyat olduğu Kozyatağı Acıbadem Hastenesi'nde Fenerbahçeliler Derneği adına üyemiz Gökhan Perk ile ziyaret edip, dernek atkısı hediye ettik.

Dün gece Mirkamil'e refekat eden , hastanede başucundan ayrılmayan hocamız Tamer Sivrikaya'dan sakatlıkla ilgili bilgi aldık.Ameliyat 1,5 saat sürmüş ve başarılı geçmiş.Durumun bir kırık için kötü sayılmadığını öğrendik.Yarın taburcu olacak Mirkamil , 6 hafta sonra antremanlara başlayacak.

Mirkamil'e tekrar geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

Mehmet Ali Mesruoğlu

9 Ekim 2010 Cumartesi

Geçmiş Olsun Mirkamil



Fotoğrafta sol başta yer alan, U 15 takımımızın oyuncusu Mirkamil kardeşimizin bugünkü maçta, talihsiz bir pozisyonda sol ayak bileği kırıldı.Bir an önce aramıza dön kardeşim,geçmiş olsun.

Resmi sitede konu ile ilgili haber:


Akademi Futbol Ligi’nde Fenerbahçe U-15 Futbol Takımımız Galatasaray ile karşı karşıya geldi.Karşılaşma 0-0 tamamlandı. Karşılaşmanın son dakikalarında ikili mücadele oyuncumuz Mirkamil Haşimli’nin sol ayak bileği kırıldı. Kozyatağı Acıbadem Hastanesi’ne kaldırılan oyuncumuz sol ayak bileğinden ameliyat olacak

4 Ekim 2010 Pazartesi

Siz Kimin Federasyonusunuz?



Fenerbahçeliler Derneği Sn İlyas Bulcay'ın yazısı

Siz Kimin Federasyonusunuz?

Yada Fenerbahçe taraftarı ile sorununuz nedir?

Günlerden 3 Ekim Pazar. Yani üzerinden yalnızca bir hafta geçmiş

Stad Ali Sami Yen. Yani aynı stad

Karşılaşma İ.B.Şh.Belediyesi- Bursaspor arasında. Yani son şampiyon oynuyor.

Evsahibi takımın taraftarı yok rakibi Bursaspor’un 7-8.000 taraftarı tribünleri doldurmuş

Oysa bir hafta önce aynı stada yapılan Kasımpaşa- Fenerbahçe maçında Fenerbahçe taraftarına yalnızca %5 kontenjan ayrılmış onbinlerce Fenerbahçe taraftarı karşılaşmayı canlı olarak izleyememiş , bir kısmı her şeye rağmen geldiği kapılarda kalmış evine dönmüş

Bunu sebebini öğrenmeye çalıştığımızda ise Kasımpaşa Yöneticilerinin Fenerbahçe taraftarına bilet satmak istemesine rağmen Galatasaray yöneticilerinin talebi ile TFF nunun böyle bir karar aldığını öğrenmiştik.

Şimdi soruyorum.?

Önce Galatasaray yöneticilerine; Bursaspor sizin rakibiniz değil mi? İçinizdeki Fenerbahçe nefreti ezikliğinizden mi kaynaklanıyor ? Fenerbahçe taraftarı size ne yaptı. O stad sizin mi? Kiralarını süresinde ödemediğiniz için sözleşmeniz zamanında feshedilmedi mi?

Şimdi devletin stadını devlete verip , yine devlete bedava stad yaptırdıktan sonra , hiçbir zaman size ait olamayacak olan o stadda da mı? aynı şeyleri yapacaksınız?

Birkaç hafta önce Bucaspor maçında taraftarınız tribünleri doldururken şimdi hangi adalet anlayışındasınız Bütün kötülüklerin İLK BAŞLATICISI olmayı nasıl beceriyorsunuz.?

Geçmişte yabancı oyuncu Türkleştirirken , tribünlerin %50 bölünmesinden vazgeçilirken ve bütün diğer olumsuzluklarda hep siz yok musunuz? Karşılaşma sırasinda Fenerbahçe taraftarı bütün bu kışkırtmalarınıza karşı stadiniza ne zarar verdi? Sizin taraftarinizin verdiği zararlari düsündüğünüzde hiç mi içiniz sızlamadı?

Ama asıl sorular konunun yetkilisi ve muhatabı Futbol Federasyonuna;

Bu iki karşılaşma arasında ne gibi bir fark var. İzmir'de , Ali sami Yen'de farklı karşılaşmalarda farklı davranmanızın haklı gerekçesi ne ? Sırtınızda forma mı var? Galatasaray'ın sizin üzerinizde vesayeti mi var?

Siz tüm külüplere karşı aynı mesafede olmak zorunda değil misiniz? Fenerbahçe taraftarı size ne yaptı? Bir korkunuz, çekindiğiniz bir şey mi var? Biz size bu taraflı davranışlarınızdan dolayı nasıl güven duyabiliriz?

Taraftarın temsil edilmediği, görüşlerinin dikkate alınmadığı hatta adam yerine konmadığı ama parasının kaynak yapıldığı bir federasyonu daha ne kadar yönetebileceğinizi zannediyorsunuz?

Bir soru da QTM'ye ; taraftara ait olumsuzlukları hoyratça taşıdığınız sütunlarınıza , ekranlarınıza taraftar haklarını ne zaman taşıyacaksınız ?

YAZIKLAR OLSUN HEPİNİZE

İLYAS BULCAY

3 Ekim 2010 Pazar

Sn.Okan İnanç'tan 7. Hafta (Fenerbahçe-Gençlerbirliği) Maç Yorumu



FENERBAHÇE - Gençlerbirliği : (3 - 0)

Fenerbahçe’nin şampiyonluk yolunda yürüyebilmesi için kazanılması şart olan bir maç daha oynandı ve kazanıldı. Fenerbahçe gollü galibiyetlerine devam ediyor. Üstelik bu takımın hala gözle görülür birkaç oyun eksiği de var. Bu eksiklikler de tamamlandığında ortaya çıkan takım izlendiğinde, bu yıl Avrupa macerasının erken bittiğine herkes çok üzülecek. Eksiklere aşağıda değineceğim ama gelelim bu maçtaki sayısız artılara.

Bir kere yeni transferler mükemmel. Alex’le de birleşince garip üçgenler yaratılmaya başlandı. Tabii Alex, Dia, Niang üçgeni başta. Bu üçgene geriden hem presi, hem top kapması ile bir başka harika Emre de katılınca taraftar uzun zamandır hasret kaldığı bir futbol izledi. Tabii zaman zaman diye ekleyince eksikliklerden birisini de anlatmış oluyoruz. Takımda kötü oynayan yoktu ama en düşük performansı gösteren Mehmet Topuz için en uygun sıfat “etkisiz” olacaktır. Tabii diğerlerine göre diye de eklemek gerekir.

Maçın en üzücü olayı ise Selçuk’un önemli olduğu öğrenilen sakatlanmasıydı. Tam Uğur gelirken Selçuk gidiyordu. Dileriz dönüşü çabuk olur. Birçok kesim Selçuk’u kötüleme yarışına girse de bana göre Selçuk her maçta takımına yardımcı olmuştur. Tabii kendisinden süper teknik paslar beklemeyecek olursak başarılı sıfatını yakıştırıyoruz. Volkan’a çok az düştüğü maçlardan birisiydi. Sonradan giren Andre Santos beke geçmeyip ilerde oynadı ama hala ilk geldiği günlerdeki futboluna yaklaşamıyor. Caner de bekte ondan hala çok daha iyi oynamakta. Rakibin presine, orta sahadaki mücadelesine karşın Fenerbahçe’nin iki bekinin de sık sık atağa kalkabilmesi takımın bir diğer artısıydı.

Gençlerbirliği’nin presinden söz ederken hakem Fırat Aydınus’tan da söz etmek gerekiyor. Önceki maçlarındaki negatif tutumları nedeniyle taraftarın kızgın olduğu bu hakemimizin Gençlerbirliği oyuncularının aşırı sertliklerini görünce maçta yanımdakilere şunu söylüyordum.” Federasyon maçların ilk 10 dakikasında sarı kart çıkartmayı yasakladı mı?” Diye sorduğumda herkes hak verdi ama cevapları da ilginçti: “Sadece Ş.Saraçoğlu’nda yasaklamışlar”. Bazı hakemler bu statta Fenerbahçe aleyhine ne kadar çok düdük çalarsa o kadar kendini başarılı sanıyor. Kim bilir belki de Haluk Ulusoy zamanından kalma alışkanlıklarıdır bu.

Stat ful değilse de doluydu. Fenerbahçe seyircisi, gerekli yerlerde sesini yükseltip, gerektiğinde de oyuncularının güzel hareketlerinde coşkusunu göstererek bir diğer artıyı oluşturdu. Küfür etmemeye dikkat etmeleri de bir diğer artılarıydı. Gelelim eksikliklere:

  1. Henüz kontratak futbolu derslerine sıra gelmemiş gibi. Üçüncü golde olduğu şekilde bu karşı ataklar çok az uygulanıyor. Rakip takım korner atarken en iyi karşı ataklar uygulanabilirse de bu kornerler de 11 oyuncu da kendi ceza sahasına dolmakta. Oysa örneğin Oğuz’un zamanında (Sadece oyunculuğu zamanında) kornerlerden sonra Oğuz’a top gönderilir o topu alıp yanlara doğru götürerek ayağında tutarken depar atan arkadaşlarını kollar ve onlardan birisinin koşu yoluna da topu gönderdiğinde goller gelirdi. Bu takım şimdilik bu derse gelmedi, ya da bu derse çalışırlarken elektrikler kesildi.:)).

  1. Kondisyon eksikliği yer yer beliriveriyor. Emre gibi zaman zaman saklanarak dinlenenler dışında ikili mücadelelerde bariz olarak bu eksiklik ortaya çıkıyor. Kondisyonu 90 dakikaya yayacak fizik çalışmaları ile özellikle Afrikalı oyunculara bu yayma işleminin maç sırasında nasıl uygulanacağı tatbiki olarak gösterilmelidir.

  1. Alex’ eski atışlarında olduğu gibi korneler ile frikiklerinde yere paralel sert ortalar yaptığı hatırlatılmalıdır. Nedense son zamanlarda topu çok havalandırmakta ve bu şekilde atılan gol sayısı da oran olarak gittikçe azalmakta.

  1. Aragones zamanından akılda kalan tek olumlu işlem bir süre uygulanmaya devam etse de zaman geçtikçe unutuldu. Rakip kaleye korner atarken sadece santrafor kaleciye pres için rakip ceza sahasına girerdi. Geri kalan oyuncular ancak topa vurulduktan sonra kaleye doğru koşarak topun kimin önüne düşeceğini görerek vururlardı. Rakip oyuncular kendi ceza sahalarında itiş kakışla durdurmaları gereken hiçbir rakip göremeyince topa mı bakacaklar, kendilerine doğru koşan 8-9 oyuncuya mı bakacaklarını bilemezlerdi. Çok güzel bir korner taktiği idi. Hatırlayacak olurlarsa bu yolla çok gol atacaklardır.

    Fenerbahçe için halen lider Bursaspor ile arasındaki 8 puan fark (Federasyon kararının 3 puanın maç tamamlatılmadan verilmesi şeklinde olacağı varsayımı ile) kapanmayacak bir fark değildir. Daha liglerin ¼ ü bile oynanmamıştır. Kayserispor’un da puan cetvelinin üst sıralarına yükselmesiyle buradaki 5 takımın aralarında yapacakları maçlarda daha çook 8 puanlar yer değiştirecektir. Fenerbahçe, son haftalarda oynadığı futbolu oynamaya devam edecek olursa şampiyonluğu en büyük adayı olmaya da devam edecek gibi görünüyor.


YMM. Okan İnanç

okaninanc@superonline.com

www.yenicagymm.com

1 Ekim 2010 Cuma

Fenerbahçeliler Derneği (FBD) Basın Açıklaması


Düdük asacak adam inadına Fenerbahçe maçında !!!


Aslında yetenekleri ve bilgisi ile iyi bir hakem olma potansiyeline sahip olmasına rağmen, alnına yapışmış Beşiktaşlı kimliği ve Fenerbahçe maçlarındaki berbat ve alenen taraflı yönetimleri ile Fenerbahçeli taraftarlarca “Fenerbahçe düşmanı” ilan edilen; önceki yıl vermediği penaltı, ofsayttan atılan gol ve kırmızı kartla Fenerbahçe'mizin İnönü’de Beşiktaş’a yenilmesinde doğrudan etkisi olan

Geçen yıl İ.B.Şehir Belediyespor maçında ofsayt olmayan golümüzü ofsayt diyerek iptal eden, İ.B.Şehir Belediyespor’un ofsayt golünü geçerli sayan, son adam tarafından biçilen Guiza’nın rakibine kırmızı kart çıkaramazken, itirazını bahane edip, ortadaki topa ayak kaldıran iki oyuncudan biri olan Alex’imizi tereddüt etmeden oyundan ataraküç puanımızı ve şampiyonluğumuzu çalan...

Geçmişindeki reddedemediği Beşiktaşlı kimliği ile; Fenerbahçe’nin önemli maçlarında üst üste Fenerbahçe aleyhine kararları ile tutarlı bir biçimde tetikçilik yapan ve utanmaz basın odaklarınca yaptıkları her hakemin yaptığı olağan hatalardan kabul edilerek, hata olarak yorumlanıp, iyi bir hakem olduğu görüşü yayılan Fırat Aydınus'u...

Tarafsız maç yönetmenin hakemlerin en temel davranış biçimi olması gerektiği gerçeği yok sayılarak üst üste ve devamlı bir takım aleyhine yapılan “hataların” mazur görülüp, yapanın aklanmasının haksızlığa çanak tutmak olduğu ve başkalarına kötü örnek oluşturacağı ortadayken; Fenerbahçe taraftarlarının tamamını temsil edenlerin ortak bir bildiri ile “düdüğünü asmasını” istediği bir hakemin görevine son vermek yerine, Galatasaray derbisinden önceki son iç saha maçında Fenerbahçe maçına atamak suretiyle Sporda Şiddet ve Olumsuz Davranışların nedeni olma görevini yerine getiren Federasyonu şiddetle kınıyoruz.

Bu işbirliğinizin hiçbir işe yaramayacağını, önünde sonunda hukuka ve adalete aykırı davrananlardan meşru yollarla hesap soracağımızı bir kez daha kamuoyuna açıklıyoruz.

FENERBAHÇELİLER DERNEĞİ (FBD)

Sana Kırmızı Hiç Yakışmıyor


Bu haftanın ödüllü sorusunun rengi kırmızı

Derbiler haricinde Fenerbahçe'nin rakipleri son 55 haftada kaç tane kırmızı kart görmüştür?

A) Sana kırmızı hiç yakışmıyor
B) Bir tane o da maçtan sonra
C) B şıkkı
D) Kırmızı şarap
E) Hep biri

Cevabı bilemeyen 5 kişiye çekişle direkt kırmızı kart gösterilecektir
55 kişi ise çift sarı karttan kırmızı kart görecektir.

En çok faul yapılan takımın rakiplerinin kırmızı kart görmemesi düşündürücü.Son 55 haftada derbiler dışınsa sadece Manisa'dan Isaac o da maç bittikten sonra kırmızı kart görmüştür.

Mehmet Ali Mesruoğlu