

Bursaspor - FENERBAHÇE: (1 - 1)
Bu maç lidere yaklaşma maçıydı. Bu nedenle berberliğe ne kadar üzüldükse de oynana futbolun umut verici olmasına da sevinmek gerekiyor. Fenerbahçe ilk yarıda, lider karşısında çok üstün bir futbol oynarken çok sayıda da gol pozisyonuna girdi. İlk yarı tek golle geçileceğine kaçan gollerden birisi dahi girecek olsa rakibinin bu futbolu nedeniyle Bursaspor’un da pes edeceği oynanan futboldan da anlaşılıyordu. İkinci yarıya Bursaspor beraberlik golü için kararlı başlayınca Fenerbahçe psikolojik olarak galibiyeti koruma yolunu seçti. Son yıllarda ki birçok maçta olduğu gibi de galibiyeti koruyamadı.
Maç çok çekişmeli, bol pozisyonlu, son zamanların en güzel maçı şeklinde geçti. Hele 1 – 1’den sonra iki takımın da beraberliğe razı olmayıp galibiyeti araması karşılıklı gol pozisyonlarının yaşanmasına neden oluyordu. Fenerbahçe’nin bu etkili futbolunda taraftarı şampiyonluk amacında sevindiren önemli bir düşünce de bu takıma bir de Niang’ın katılacak olmasıydı. Volkan gibi bir kalecisinin olması da ezeli rakipleri kalede sıkıntı yaşarlarken takımın en önemli artısı olmaktaydı. Gerçekten de Volkan hem birebirde defalarca karşı karşıya kaldığı Sercan’ın ayağından topları karşılarken hem de refleksle olsun yer tutuşlarıyla olsun gollük vuruşları önlerken çok başarılıydı. Yüksek toplara çıkışlarında da hatasız vuruş ya da bloke edişleriyle takımın en iyilerinden oluyordu.
Bu maçta takımın diğer iyilerini de sıralayacak olursak gene Emre’den başlamak doğrusu olacaktır. Emre, futbol gerçeğinde örnekleri az olan bir futbolcu tipi olarak başarısını sürdürmekte. Hem rakip oyuncuların ayaklarındaki topu çalmada hem de bu topu olumlu ve ileriye dönük oyuna sokmada ender futbolculardan olduğunu bu maçta da gösteriyordu. Hele atılan golde çizgiye inmek için rakibini geçerken hem vücut çalımı atıyor hem de ayağındaki topu rakibinden kurtaracak çalımı atıyordu. Bu rakip geçişi defalarca izleyecek olursanız bir örneğine ne kadar az rastlamış olduğunuzu da fark edeceksiniz. Bu golden önce Fenerbahçe çok güzel hareketlerle rakip kaleyi ablukaya almış olduğundan “gol kokusu” da çıkmaya başlamıştı. Bursaspor ise sadece izlemekle yetinmekteydi. Oysa hem Bursaspor’un beraberlik golünü aradığı dakikalarda hem de maç berabere duruma geldikten sonra Fenerbahçe hiçbir dakikada pasif duruma girmedi. Bu noktadan bakacak olursak maçın hakkının Fenerbahçe’nin galip gelmesi şeklinde olması gerektiğini de görmek gerekir.
Emre’den sonra gelen iyiler sıralamasına devam edecek olursak Alex’e geçmemiz gerekecek. Son zamanlarda (hatta belki de öteden beri) Alex’i top rakibin ayağındayken bu kadar aktif izlediğimi hatırlayamadım. Tabii top ayağındayken verdiği ince paslara alışık olduğumuz için söz etmeye bile gerek görülmüyor. Bu iki önemli hususa, hızlı hücumlarda top takım arkadaşlarındayken attığı sayısız deparı da eklemek gerekiyor. İşte bu maçta kısacası Alex buydu. İyiler sıralamasına devam edecek olursak Savunmanın yenisi, hem futboluyla hem de fiziğiyle eski Uche’mizi hatırlatan Yobo’ya sıra gelecektir. (Bu futbolcunun kiralık olan bonservisini almak artık şart olmuştur.) Yobo’ya rağmen, hatta topu karşılamadaki üstün başarısı olan Bilica’ya rağmen Fenerbahçe’nin kalesinde çok sayıda pozisyon vermesinin bir nedeni olarak Lugano’nun yokluğu düşünülmelidir. Rakip atakları karşılamada alan paylaşımında bu iki futbolcu bir arada çok daha iyi anlaşmaktalar. Stoch bir iki hatası dışında başarılıydı. Hızlı hücum çalışmalarına devam edilmesi gereği ortada. İşte bu çalışmalar sonra sı Fener bahçe hızlı kontrataklara çıkmaya başlayacaksa Stoh ile takıma katıldığında Dia başrolde olacaklardır.
Bu maçta Fenerbahçe liderlikteki rakipleri karşısında hem 2 puan kaybetmiş hem de Bursaspor’a yaklaşma olanağı varken bunu gerçekleştirememiştir. Buna rağmen taraftarların üzüntüsünü azaltan ise takımın oynadığı futbolla ilerisi için verdiği ümittir. Hem de Niang gibi bir futbolcusundan yoksunken bu futbol oynanıyorsa. Gelecek hafta buluşmak üzere hoşça kalın.
YMM.Okan İnanç