31 Ocak 2011 Pazartesi

Sn.Okan İnanç'tan 19. Hafta (Fenerbahçe-Trabzonspor) Maç Yorumu



FENERBAHÇE - Trabzonspor: (2 - 0)

Maçın önemini bilen tüm takım oyuncularının bu bilinçle maça çıktığı maç başlar başlamaz anlaşıldı. Ayağa sert paslarla ve çok kişiyle kalkılan hücum örnekleri mutlak gol isteklerini anlatıyordu. Top rakipteyken de sanki bir Şampiyonlar Ligi maçıymışçasına 3 kişiyle pres yapıyorlardı. İlk gole kadar da maç bu şekilde oynanırken Trabzonsporlular ise sanki fırtınanın dinmesini bekleyen her biri birer fırtınazede gibiydiler. İlk 20 dakika böyle geçerken gol geldi zaten.

Kornerden golü atan Lugano, Aragones zamanının bir oluşumunu hatırlatırken belki kendi de o güzel taktiği hala hatırlamaktaydı. O taktikte, kornere kafa atışı düşünen oyuncular ceza sahasına doluşmayıp dışarıda bekliyor ve atıştan sonra topu izleyerek kaleye doğru koşuyorlardı. Savunma topa mı baksın, koşarak gelen rakiplere mi baksın ne yapacağını bilemez şekilde şaşırınca da topa vurmak kolaylaşıyordu. İşte Lugano’nu kafa golü böyle akıllı bir koşuyla gelmişti.

Trabzonspor daha ne yapacağını düşünürken 2. gol de geliverdi. Bu golde Niang ani hızlanma yetisinin karşılığını alıyordu. Rakip hücuma hazırlanırken presle kazanılan topun bekletmeden ortaya gönderilmesi tam Niang tipi oyuncular içindi. Savunma satandart koşu ile Niang’ı kontrol altında tutarak topa doğru giderken bu ani hızlanmayı beklemiyordu. Maç 2 – 0’a gelince Fenerbahçe bu yıl ki klasiğine döndü ve yavaşladı. Rakibi durdurarak skoru koruma düşüncesi tüm oyuncuları sarmıştı. İkinci yarıya da aynı düşüncelerle başlamışlardı. Hele 65. dakikada Selçuk’un çift sarı kartla oyun dışı kalması bu oyun tarzını kalıcı hale getiriverdi.

Selçuk’un sarı kartlarını ağır ama verilebilecek kart kararları olarak kabul edecek olsak bile Bünyamin Gezer’in bu maçtaki kötü yönetimini son yıllarda, daha doğrusu Haluk Ulusoy zamanının hakemlerinden beri görmemiştik. Zaten Bünyamin Gezer’i kötü bir hakem olarak bir kenara yazmam Ziko zamanına rastlar. Sakin bir şekilde maçları izleyen Fenerbahçe’nin bu Teknik Direktörü’nü sadece bir kere delirmiş gibi bağırıp çağırırken izlemiştik. O da Bünyamin Gezer’in hatalı ve tek taraflı yönetimine tepkisi nedeniyleydi. Bu izlenim bir kez daha gerçekleştiğine göre Bünyamin Gezer, bu ligin en kötü hakemi olarak kabul edilebilir.

Rakip de 10 kişi kaldıktan sonra Volkan’ın vakit geçirme taktikleri hiç hoş olmadı. Fenerbahçe’ye yakışmayan bu davranışları sanırım Volkan, Rüştü ağabeyinden öğrendi. Kalecilerin oyunu yavaşlatma arzusu takıma da yansıyor ve normal oyunlarını oynamak yerine hepsi “şu maç bir bitse de gitsek” havasına girince o üstün takımdan eser kalmıyor.

Fenerbahçe’nin, golü buluncaya kadar oynadığı futbolu her takıma karşı oynayacağı anlaşılmaktaysa da bu oyunu ilerleyen dakikalara da uzatması halinde şu anda 3. durumda olmasına rağmen şampiyonluğun en önemli adayıdır. Tabii bir de futbolcuların kendilerini “İstanbul’un Gece Hayatı” na olabildiğince az kaptırmaları şartını da unutmadan.

Gelecek maçta buluşmak üzere hoşça kalın.

YMM. Okan İnanç

okaninanc@superonline.com

http://www.yenicagymm.com/

25 Ocak 2011 Salı

Zafer Yakında


Pazar günü Fenerbahçe'miz çok önemli bir maça çıkacak.
CK,Unifeb ve Vamos Bien'in geri dönüşlerinin yarattığı olumlu hava çok önemli bir itici güç olacaktır.

İntikam edebiyatları yaparak,Trabzon'un tuzağına düşmemiz gerekiyor.
Biraz tarihe bakınca, Trabzon'un bizi sevmemesi mantıklı nedenlere dayanabilir.

Trabzon'un şampiyon olamadığı 27 senede kazandığı 4 ikinciliğin 3.de şampiyon Fenerbahçe olmuştur.
96 yılındaki şampiyonluğu kaybetmelerinin yarattığı travmatik etkiyi unutamayacaklardır.
Sokullu Mehmet Paşa'nın İnebahtı savaşından sonra Venedik elçisine verdiği cevaba ithafta bulunmak gerekirse.
"Geçen sene Bursa'nın şampiyonluğuna vesile olurlarken bizim sakalımızı kesmişler, biz 96'da kollarını kesmişizdir"
Fenerbahçe'yi son 17 maçta biri bu sene biri de ligin son haftası iddiasız bir maç olmak üzere sadece iki defa yenebilmişlerdir.
Tarihsel olarak üstünlüğümüzü bu hafta sonu da devam ettireceğiz.

Trabzon, samimi olmayan sinsi oyunlara başladı.Sevgili Şenol Güneş, ben laf sokmam nezaketiyle hocamıza dil uzattı.
sonradan pişmanlık hamasetleriyle süslediği bu seneki tek mağlubiyetinin ardından Mustafa Kamil Abitoğlu'na eleştiride bulunurken başka birisiymiş gibi, hakem eleştirilerini küçümseme ile bağdaştırıyor.Taraftarının neler yapabileceğini de az çok kestirebiliyoruz.

Bize düşen sabretmek, büyüklüğümüzü hem tribündeki duruşumuzla,desteğimizle,hem de sahadaki mücadelemizle eze eze kabul ettirmek.

12.Adamın tanımının yeniden yazılacağı bir maçı oynayıp kazanacağız.

Mehmet Ali Mesruoğlu

24 Ocak 2011 Pazartesi

Sn.Okan İnanç'tan 18. Hafta (Antalyaspor-Fenerbahçe) Maç Yorumu



Antalyaspor – FENERBAHÇE: (0 – 1)

Fenerbahçe için mutlaka kazanılması gereken bir maçtı. Üstelik liderle arasındaki puan farkı daha da kapanacaktı Bu maç Fenerbahçe için ölüm – kalım maçı olarak ilan edilmişti. Bunun takıma yansımasının olumlu olacağını düşünenler gibi gerginlik yaratarak olumsuz olacağını düşünenler de vardı. Mikser Medya’nın taraftarı gaza getirmek için Fenerbahçe düşmanı haline geldiklerini anlamayanlara da bir ders niteliğindeydi bu galibiyet.

Fenerbahçeli futbolcular asıl notlarını Antalya kampı sonrası alacaklar. Üç büyük takımın en büyük rakibinin “İstanbul’un Gece Hayatı” olduğu bu yıl iyice ortaya çıktı. Gece kulüplerinin cazibesi kendi kulüplerinin cazibesinin önüne geçince kötü sonuçlar oluşmakta. Fenerbahçe için Antalya kampı sonrası Antalyaspor ile maçının olması da büyük bir şans olmuş ve kamp süresi uzun tutulabilmişti.

Ne var ki değişmeyen bir şey vardı ki o da taraftarın moralini etkilemişti. Fenerbahçe maç süresinde gene ilk yarıda başka ikinci yarıda başka bir futbol oynamaya devam ediyordu. Gökhan Gönül’ün az görülür akıl dolu golünden sonra gene geriye çekilmeleri değişen fazla bir şey olmadığını göstermekteydi. Futbolcuların risk yüklenmekten kaçınmalarının buna neden olduğu akla gelmekte. Biraz daha cesaret, biraz daha devamlı golü arama bekliyor taraftar. Kontrataklarda da hala bir gelişme yok. Kendinize korner veya serbest atış yapılırken en iyi karşı atağa çıkılır ama buna takımın henüz çalışmadığı belli olmakta.

Yukarıdaki kötü düşüncelerden sonra ümit veren bu deplasman galibiyeti sonrası iyimser düşüncelere gelecek olursak:

  1. Antalya kampı sonrası ilk kendi saha maçımızda Trabzonspor’u yenme olasılığımızın çok yüksek oranlarda oluşması.
  2. Rakiplerin, Z.Türkiye Kupasında iddialarını devam ettirmeleri nedeniyle bu hafta içinde önemli maçlar oynayacak olmaları.
  3. Fenerbahçe için düşünülen zorlukların tümünün rakipler için de söz konusu olması.
  4. Bir arada oynama süreleri arttıkça takım olma yolunda ilerleme olasılıkları
  5. Takımda arkadaşlığın ve hocalarına sevgi- saygılarının arttığının gözle görülür bir şekle ulaşması. Ve daha bunlar gibi pek çok oluşum.

Fenerbahçe’de attığı müthiş gol dışında da Gökhan, takımının en iyisi, en çalışkanı olmaya devam ediyor. En son top ayağına geldiğinde saniyenin 1/10 u süresinde kaleye bakıp kaleci ile kalenin fotoğrafını beynine kopyaladığında ayağı da otomatik olarak o aşırtma vuruşa başlamıştı bile. Gökhan’dan sonra en iyi olanların başında da gene Emre gelmekte. Diğerleri ise zaman zaman iyi olarak vasat bir görünüm verdiler de diyebiliriz. Alex ise durgun bir gününde ama daha çok fırsat kollar bir görünümdeydi. Kaçırdığı gol için “yıldızlar bile bazen en kolay golleri kaçırabilir” görüşünü doğrulattı. Yobo için bir karar vermek gittikçe zorlaşmakta. Lugano gerektiğinde sağ tarafın arkasına çok çabuk gelip açıkları kapatırken sol tarafta daha çok boşluk kalmasının nedeni gibi görmeye başladım. Öyle ya gözünüzün önüne getireceğiniz bir hilalin kalın tarafının iki stoperden oluştuğunu hilalin sırtı kaleye dönük sağa sola hareket ettiğini düşünelim. Sol kanat ileriye çıkıp çalışırken hilalin ucu sol tarafa doğru uzanır, sol stoper ileri çıkanların arkalarını doldurur. Aynı şey sağ taraf için hilalin sağ ucu yukarı doğru kalkarak gerçekleşir. Stoperlerin boşalan yerleri de ön stoperlerce doldurulur. Ahkâm kesen zekâ kıtlığı ön planda yer alan yorumcular “geri gelmiyorlar” dedikleri kanat oyuncularını Süpermen sanmakta devam etsinler.

“İstanbul için Gece Hayatı” sanal anonsu yapıldıktan sonra Beşiktaş’ın yıldızlarını da izleyeceğiz. 12 puanı kapatmaları bir yana daha da açmaları olasılığı fazla. Fenerbahçeli futbolcular için yönetim bazında bir önlem alınabilir mi bilemiyorum. Ancak arkadaşlıkları ile takımca bir önlem almaları olasılığı da var. Ben şampiyonluk düğümünün bu “İstanbul’un Gece Hayatı” sorununa bağlı olduğu görüşümde iddialıyım. Gelecek maçta buluşmak üzere hoşça kalın.

YMM. Okan İnanç

okaninanc@superonline.com

http://www.yenicagymm.com/