27 Ağustos 2011 Cumartesi

Adalet Fıkranın Temelidir


Bu ülke Fenerbahçe DÜŞMANI olmuştur.

3 tarafı sularla çevrili ülkede ne balıkçılığı geliştirebiliriz ne de başka bir çaıdan bakalım yüzücü yetiştiriz, bir tane yetişecek gibi olur o da medya maymunu olur.

Bu ülkenin bereketi tarihsel bir gerçekken,yetiştiremeyiz, öküz gibi adamlarımız bolca varken, öküz gibi öküz yetiştiremeyip, öküz ithal ederiz.

Bu ülke genç nüfusunun çoğunluğu ile övünürken, gençleri vasata alıştırıp kahve köşelerinde, bahis bankolarında çürütürüz.

Biz ki estik mi mangalda kül bırakmayız, ama vasatı aşmamaya programlanmaya ses çıkartmayıp, hep birilerinin bu kötü düzeni değiştirmesinden medet umarız.

Biz sigara içmeye başlayınca, en yakın arkadaşımızın da içmesini isteriz,sigarayı delikanlılık ikonu yapar, içmeyeni süt oğlan rütbesine terfi ettiririz, derslerine en çok çalışan yaşamdan zevk almayan inektir.

Fenerbahçe bu ülkenin süt oğlanıdır,inek öğrencisidir.Hal böyle olunca Fenerbahçe sevilmemelidir,Fenerbahçe alaşağı edilmelidir.

Peki vizyoner bir Fenerbahçe'nin adil şartlarda alaşağı edilmesi mümkün müdür?
El cevap "Değildir"

O zaman izlenecek yollar belirlidir: Adaleti Fenerbahçe'ye uygulama...

Hakem kararlarında bunu yapabilirsin,Disiplin cezalarıyla bunu yapabilirsin.

Senin ofsaytlarn farklıdır, rakip kaleci, uçan tekme atabilir penaltı acaba nedir nedir.
Bir tane fıstıkla saha kapatabilirken,rakiplerin itirazları adil bir şekilde kabul edilmektedir.

Mahkemeler elbette sadece ,Fenerbahçe'yi takip alacaktır, elbette hayal güçlerindeki senaryoları, sinekten yağ çıkartarak gerçekmiş gibi göstermeye çalışacaktır.

Medya, bu oyunun baş aktörlerinden biridir elbet.Başka takımlar için alınan kararlarda Haçlı Kafası Gaspçı UEFA'dır,ama hani verdiğin sözler hani ellerin nerede olur bir anda...

One munite'ler bir dakika,bidakkaaa o ayrı bu ayrı olur.

Konu Fenerbahçe olunca hep o ayrı bu ayrı olur.

Adalet ?

Adalet mülkün değil, olsa olsa bu fıkranın TEMEL'i olur.

Mehmet Ali Mesruoğlu




25 Ağustos 2011 Perşembe

Askerlikten Çekilme


Nutuk'tan:

Atatürk,padişah ve Harbiye Bakanı Ferit Paşa'nın kendisinin İstanbul'a dönmesini sağlamak amacıyla çektikleri telgrafı yanıtlamak gereği duyar:

Harbiye Nazırlığı: "İstanbul'a gel" diyordu. Padişah: "Önce hava değişimi al, Anadolu'da bir yerde otur; ama bir işe karışma." diye başladı. Sonunda, ikisi birlikte: "İlle gelmelisin" dedi.

"Gelemem" dedim. En sonra, 8/9 Temmuz 1919 gecesi, Sarayla açılan bir telgraf başı konuşması sırasında, birdenbire perde kapandı ve 8 Hazirandan 8 Temmuza değin, bir aydır süren oyun sona erdi. İstanbul, o dakikada benim resmi görevime son vermiş oldu; ben de o dakikada, 8/9 Temmuz 1919 gecesi saat 10.50 sonrada (22.50'den sonra) Harbiye Nazırlığına, saat 11.00 sonrada Padişaha görevimle birlikte askerlik mesleğinden çekildiğimi bildiren telleri çekmiş oldum.

Durumu, ordulara ve ulusa kendim bildirdim. O günden sonra resmi görev ve yetkiden ayrılmış olarak, yalnız ulusun sevgisine, şefkat ve cömertliğine güvenerek onun bitmez verim ve güç kaynağından (feyz ve kudret menbaından) esin ve kuvvet alarak vicdan görevimizi yapmaya devam ettik.

En Büyük Fenerbahçe'li

Mustafa Kemal Atatürk