

Gençlerbirliği - FENERBAHÇE: (2 - 4)
Bu maç için “gerçekten de zor maç” diyenler haklıydı. Hem 8 de 8 zorlanacak, hem sezonun 2. yarısına takviyelerle girmiş bir takımla karşılaşılacaktı. Gençlerbirliği’nin daha çok
Z.T.Kupasına konsantre olması beklenirken Fenerbahçe kadar hırslı oldukları maç başlar başlamaz belli oldu. Bu yıl Fenerbahçe’nin maçlarını hep iki bölümde oynadığı görülürken bu maçı çok daha fazla bölüme ayrılarak farklı farklı oynadığı görüldü.
Aykut Hoca’nın istediği şekilde maça, Fenerbahçe kontrollü, bol geri paslı başladı. Gene düşündüğüne uygun bir de gol geldi. Lugano kendine has gollerden birisini atarken iddia edildiği gibi golde ofsayt yoktu. Beki kafaya çıktığında rakibe de çarpan topun yönü değişmiş ve rakipten gelen top halini almıştı. İşlerine gelmeyenler tersi yorumları yapıp dururken topun nasıl yön değiştirdiğini hiç irdelemiyorlardı. Sonra da haklı penaltı golü geldi. Kaleci Niang’ın hızla önüne çıktığında topa ulaşamayacağını ya bildiği halde bu çıkışı yapıp onu engelliyordu ya da bilmeden penaltıya neden oluyordu. Her zamanki medyatik Fenerbahçe karşıtları ise ısrarla tersi yorumlara devam etmekteler.
Bu maçın ilk bölümüydü ve Fenerbahçe için zor görülen maçta Alex’in Leftervari penaltı atışıyla henüz 22. dakikada net bir skora ulaşmıştı bile. Sonra Fenerbahçe durdu ve 2. Bölüme geçti. Tabii bu durmak ilk yarı bitinceye kadar 2-2 beraberliğe kadar ulaştı. Selçuk’un önemli bir oyuncu olduğu anlaşıldı. Tehlikeli geleni yakın presle karşılayan oyuncu sayısı azalmıştı. Ev sahibi takım çok pasla gelebiliyordu. İkinci bölüm de ilk yarıyla birlikte sona erdi.
Sonra ikinci yarı Fenerbahçe’nin futbolunda 3. Bölüm başladı. Artan kar sahayı yoğurtlu ıspanak görünümüne getirivermişti. Artık bu sahada geri paslarla kontrollü futbol diye bir şey düşünülmezdi. Uzun paslara geçildiğinde de yıldızlar sahneye çıkıyordu. Bu kez Fenerbahçe’nin bu maçtaki 4. Bölümü de 62. dakikada golle başlıyordu. Bu bölümde yıldızların tekniklerini konuşturarak attığı 2 gol vardı. Durum 3-2 ye geldiğinde ise taraftar pek sevinemiyor ne olacağını hala belirsiz görüyordu. Ne var 4. Gol artık bu maçın kazanıldığının ilanı gibiydi. 4. Golden sonra da 5. Bölüm de başlamış ve Aykut Hocanın istediği kontrol zemine rağmen ele alınmıştı. Bunda kondisyonu daha zayıf olan Gençlerbirliği oyuncularının mental olarak pes etmelerinin de etkisi vardı. Top rakipteyken orta sahada daha önce görülen pres artık kalmamıştı.
Fenerbahçe 5 bölümlük maçı farklı kazanarak şampiyonlukta ne kadar iddialı olduğunu tekrarlıyordu. Maçın en iyileri başta Emre olmak üzere, iki müthiş kurtarışıyla Volkan, her topa yetişen, savunmada da hücumda da varım diyen Mehmet Topuz ve tabiî ki maçı kazandıranlardan olan Alex en iyileriydi. Kötü oynayan olmadığı gibi değişiklikler sonrası şans verilen Güiza’ya seyirci desteğinin ironik mi yoksa gerçek bir destek mi olduğu anlaşılmıyordu.
Andre Santos ile Lugano’nun maç biterken 4. sarı kartlarını alma çabaları ise derbi öncesi akıllı ve profesyonelce davranışlar olarak yorumlanmalıdır. Üstelik Konyaspor maçının hakemini de çeşitli iddialar altında kalmaktan kurtarmış oldular. Fenerbahçe ender görülen 8 de 8 galibiyetini yaparak önce kendi sahasında karşılaşacağı ligde zor durumdaki Konyaspor maçını sonra da ilk kez bir Cuma akşamı oynanacak olan ve yeni sahasında yenilgi ile karşılaşmak istemeyen ezeli ve ebedi rakibi ile oynayacağı derbi maçını bekliyor. Du bakalım ne olacak……
Gelecek maçta buluşmak üzere hoşça kalın.
YMM. Okan İnanç