30 Ağustos 2010 Pazartesi

İyi Kötü Çirkin



BJK yaparsa "iyi" Fenerbahçe yaparsa "kötü" adaletin tartısında taraflı davranmksa "çirkin"

Medyamız kahraman yaratma çabalarında,BJK'li Quaresma adlı oyuncu , yerlere göklere sığdırılamıyor.Buca maçında inanılmaz kötü bir şut çekiyor ve peşinden spiker yorumu "Bu açıdan bu kadar kötü vuruşu herkes yapamaz..." Aynı futbolcu Çeklerle yapılan öneleme maçında kendini yere atıyor Vatan Millet Sakarya kimsenin sesi çıkmıyor ve aynı adam dün Karabük'te hamlesiz uçuyor, tereddütsüz penaltı.(Fenerbahçe ligde 29 maçtır penaltı atmıyor)
Kısacası Kyu7 hakeme yedirdi, canım medyam alkışlar,sahtekar yaftaları lacideki sarılara yapıştırılır.

Yine dünkü maçta BJK'nin belkide maçı koparan 2.golünde Nobre Grekoromen güreş müsabakasında puan alacağı pozisyonda golle ödüllendirildi, eller göklerde çok şükür yüce İsa...

Bu hareketleri hangi sporcu yapsa aynı şekilde cezalandırılmalı.Bu pozisyon ona penaltı, bana da penaltı anlayışı değildir isyanımız.Hatalar olacaktır tamam, ama şaibeli olmadığına inanmaya çalıştığımız hatalara tepki herkese adil olmalı.

Gözlerimiz üstlerinde hiç bir şeyi unutmuyoruz, unutmamalıyız.Gözleri 4,8,16 açmaya devam...

29 Ağustos 2010 Pazar

17 Okan Alkan ilk 11'de


Yaklaşık 1 saat sonra başlayacak müsabakada Okan'ımız ilk 11'de görev alacak.
Mert'ten sonra Okan'ı da kadroda görmek ne güzel, en kısa zamanda Hasan ve Gökay'ı da bekliyoruz.

Kendisine başarılar diliyorum.Okan Alkan'ın Tam Saha dergisindeki röportajı şöyle:

7 çocuklu bir ailenin 6 oğlundan birisi olarak Mardin'de dünyaya geldi. Babasından habersiz 12 yaşında Fenerbahçe'nin Mardin'de açtığı futbol okulunda futbola başladı ve 15 yaşında Mardin'den Genç Milli Takımlara seçilmeyi başardı. U17 Takımımızla Dünya Kupası finallerinde önemli bir tecrübe yaşadı. Fenerbahçeliler ona geleceğin Gökhan Gönül'ü olarak bakıyor. Sürati ve futbola bir açık oyuncusu olarak başlamanın avantajıyla, günümüz futbolunun aradığı ideal sağ bek profili çiziyor.

Röportaj: Selim Şakarcan / TamSaha

Fenerbahçe'de Gökhan Gönül'ün vârisi olarak gösterilen, U17 Milli Takımımızla da Dünya Kupası finalleri görmüş bir oyuncusun. Seni daha yakından tanımak ve tanıtmak istiyorum. "Okan Alkan kimdir" diye sorarak başlayım.

1 Ekim 1992'de Mardin'de doğdum. Yedi kardeşiz, 6 erkek 1 kız. Babam Mardin'de emlakçı. Lise son sınıfta okuyorum. Gelecek sene eğitimime üniversitede devam etmek istiyorum.

Futbola nasıl başladın?

12 yaşımda, Mardin'deki Fenerbahçe Futbol Okulu'nda başladım. Futbol okulunda 1 sene eğitim gördükten sonra amatör kümede de 1 sezon forma giydim ve Mardinspor'a geçtim. Mardinspor'da oynarken U15 Milli Takımı'na çağrıldım. Sonrasında da Fenerbahçe'ye transfer oldum.

Ailen nasıl baktı futbolcu olmana?

O dönemde ağabeylerim amatör olarak futbol oynuyordu. Mardin'de imkânlar yetersizdi ve en fazla 3. Lig'de şans bulunabiliyordu. Bu nedenle babam futbol oynamama pek sıcak bakmıyordu. Derslerim de iyi olduğu için okumamı istiyordu. Bir gün Mardin'de Fenerbahçe'nin futbol okulu açtığını duydum. Babamdan habersiz öğretmenimin desteğiyle seçmelere gittim. Futbol okuluna devam etmek için her ay 60 lira ödenmesi gerekirken, Kaymakam takıma seçilenlerin sadece malzeme masrafları için 60 lira vereceğini, diğer masrafları kendisinin üstleneceğini söylemişti. Ben de bütün aşamaları geçerek takıma seçilmiştim. Her şey netleşince babama gittim ve hiçbir şey olmamış gibi Fenerbahçe'nin futbol okulu açacağını söyledim. O da haberi olduğunu ama her ay 60 lira veremeyeceğini söyledi. Ben de takıma seçilenlerin sadece bir defaya mahsus 60 lira vereceğini diğer masrafların kaymakam tarafından karşılanacağını belirtince babam. "Hemen veririm o zaman" dedi. Babamın bu tepkisi üzerine ben de zaten takıma seçildiğimi ve sadece bir defa 60 lira vereceğimizi söyledim. Babam, kendisinden habersiz seçmelere gittiğim için önce biraz kızsa da sonra çok sevindiği ve Fenerbahçe Futbol Okulu'na başladım. O günden beri de babamın desteği hep arkamda.

12 yaş futbola başlamak için biraz geç bir yaş değil mi?

Evet, biraz geç başladım. Öncesinde her çocuk gibi mahallede arkadaşlarımla oynayarak büyüdüm ama ilk futbol eğitimini almam biraz geç oldu. Bu nedenle ve Mardin'de altyapının daha zayıf olmasından dolayı bazı eksikler hissediyorum. Çevre kontrolü, ikili mücadelelerde vücudumu ve ellerimi kullanmada eksiklerim var. Bunlarla ilgili çalışmalar yapıyorum.

Şimdi sağbek oynuyorsun. Futbola başladığından bu yana aynı bölgede mi görev yapıyorsun?

Futbola ilk başladığımda sol açık ve sağ açık oynadım. Hücuma dönük bir kanat oyuncusunun neler yapabileceğini iyi bildiğim için, şimdi sağbek oynayan biri olarak geçmişte bu mevkilerde oynamış olmanın faydasını görüyorum.

Çocukluğunda örnek aldığın futbolcular kimlerdi?

Her zaman hırslı ve mücadeleci futbolcuları örnek alırım. O dönem sol ve sağ açıkta oynadığım için Tuncay ağabey benim idolümdü. Şimdi ise aynı mevkide oynadığım Gökhan ağabeyi örnek alıyorum. Yurtdışında ise Barcelonalı Dani Alves'i çok beğeniyorum.

Hücuma dönük oynamak mı yoksa sağbekte oynamak mı daha keyifli?

İlk başta hücuma dönük oynamayı daha çok seviyordum. Hızlı olduğum için kolay adam eksiltiyordum. Az önce bahsettiğim gibi, eskiden hücuma dönük oynamanın faydasını görüyorum. Aynı zamanda geçmişte hücuma dönük oynamam, günümüzde bir bekten beklenen hücuma çıkışlardaki başarımı da arttırıyor. Şimdi oynadığım mevkiden memnunum.

Kavga ederken transfer teklifi aldım

Fenerbahçe'ye transferin nasıl gerçekleşti?

Mardinspor'da süper genç takımında formda olduğum bir dönemde, Türkiye Şampiyonası'nda Konya'da Trabzonspor'a karşı bir maç yapmıştık. Hatta o maçta kavga çıkmıştı. Kavga sırasında Trabzonsporlu bir yönetici beni kenara çekip konuşmak istemişti. Beni transfer etmek istedikleriyle ilgili bir şeyler söylüyordu. İlginç bir andı. Bir tarafta maçta kavga çıkmıştı ve herkes kavgayı ayırmakla uğraşıyordu; diğer tarafta rakip takımın bir yöneticisinden transfer teklifi alıyordum. Yine aynı dönemde 15 yaşımdayken Mardinspor A takımı ile kampa gittim. O zamanki Teknik Direktörümüz Feyyaz Uçar beni Ankara'daki Telekom maçı için kafileye dâhil etmişti. Profesyonel sözleşmem olmadığı için kadroya giremedim. O dönem Fenerbahçeli yöneticiler beni istemişti ve transferim gerçekleşti.

Fenerbahçe'ye transfer olduktan sonra kariyerin nasıl gelişti? A takımla idmana çıktın mı?

İlk geldiğim sene B genç takımda başladım. Geçen sezon süper genç takımda oynadıktan sonra bu sezon A2 takımında forma giyiyorum. Bu sezon aynı zamanda A takımla antrenmanlara çıkmaya başladım. İlk antrenmanımda çift kale maç yapıyorduk. Biraz çekingendim tabii. Devre arasında Roberto Carlos yanıma geldi ve "İyi futbolcusun ama ikili mücadelelerde daha kuvvetli, sert olmalısın. Çekingen davranma" dedi. Bir de beni Cafu'ya benzetmişti. Devre arasındaki Antalya kampına da katıldım. İlk defa kadroya girdiğimde soyunma odasında giyinirken yanıma Alex geldi ve "Çok yeteneklisin. İlk defa kadroya giriyorsun, belki oynamazsın ama kendine güven" dedi. Carlos'tan ve Alex'ten bu sözleri duymak beni çok gururlandırmıştı. Ayrıca benim gibi genç yaşta A takımla idmanlara çıkan Emre ağabey, Özer ağabey ve Uğur ağabey de bana çok yardımcı oluyor. Aynı şekilde Gökhan ağabeyden de çok destek görüyorum. Aynı mevkide oynadığımız için idmanlarda ya da idman sonrasında neler yapmam gerektiğini söylüyor.

Kariyerinde uzun vadeli hedeflerin neler?

İlk hedefim A takımda oynamak ve kalıcı olmak. Tabii ki Avrupa'da futbol oynamak da hedeflerim arasında ama Türkiye'de tecrübe kazandıktan sonra gitmek istiyorum.

Avrupa'da takip ettiğin, oynamayı hayal ettiğin bir lig ve takım var mı?

İlk başta İngiltere Ligi'ni istiyordum ama bireysel yetenek İngiltere'ye oranla daha ön plana çıktığı için şimdi İspanya'da oynamayı tercih ederim. Formasını giymek istediğim takım ise kesinlikle Barcelona.

Milli Takımlara ilk ne zaman ve nasıl çağrıldın?

Mardinspor'da oynarken U15 Milli Takımı'na çağrılmıştım. İlk duyduğumda çok heyecanlanmıştım. Mardin'den ilk defa bir futbolcu Milli Takımlara çağırılıyordu. Ailem de çok sevinmiş ve onurlanmıştı. İlk başta ne yapacağımı bilemiyordum. İlk defa Mardin dışına çıkacaktım. Hem de İstanbul gibi büyük bir şehre. Kampta hocalarım çok yardımcı olmuştu ve arkadaşlarımla uyumum çok iyiydi. Hemen alışmıştım. Milli Takım formasını taşımak çok farklı ve çok güzel bir duygu. Herkese nasip olmasını isterim.

Kariyerinde dönüm noktası olduğunu düşündüğün bir maç var mı?

İlk başta Milli Takım'a aralıklarla çağrılıyordum. Elit turda bir Malta maçı vardı. Devre arasında hocam beni oyuna almıştı ve iki asist yaparak çok iyi oynamıştım. O maçtan sonra her Milli Takım kampına çağrıldım. Malta maçı benim Milli Takım kariyerimde önemli bir dönüm noktası.

Kariyerinin en önemli turnuvası olan Nijerya'daki U17 Dünya Kupasını biraz anlatır mısın?

Nijerya'ya gitmeden önce Antalya'da 10 günlük bir kamp yaptık. Başarılı olacağımız bu kampta belli olmuştu, çünkü takım olmayı başarmıştık. Üç senedir beraber oynamamıza rağmen ilk defa bu kadar kenetlenmiştik. Hocalarımız bile bu kadarını beklemiyordu. Nijerya yolculuğumuz çok uzun ve yorucu geçmişti. Yolculukta bile tam bir takım gibiydik. Eşyaları, kolileri hep beraber taşıdık. Kaytaracağını düşündüğüm arkadaşlar bile el uzattı. Bu bile başarılı olacağımızın bir göstergesiydi. Kafile olarak da çok uyumluyduk, takım gibiydik. Sosyal etkinlikler olmadığı için sıkılacağımızı düşünerek, Sami Çölgeçen başkanımız scrabble gibi oyunlar getirmişti. Bu oyunları hocalarımızla, yöneticilerimizle oynuyor ve çok eğleniyorduk. Bir de İngilizce öğretmenimiz vardı, Fikret Ağabey. Her gün İngilizce dersimiz oluyordu. Dersler hem öğretici hem de eğlenceli geçiyordu. Nijerya'da şartlar çok kötü, yoksulluk var. İnsanların en önemli eğlencesi futbol. Bu nedenle maçlarımızda tribünler doluyordu. Birçok olumsuz şart olsa da Nijerya çok önemli bir tecrübeydi. Tekrar olsa yine gitmek isterim.

Rakiplerimiz nasıldı?

Grubumuzda Burkina Faso, Kosta Rika ve Yeni Zelanda vardı. Rakiplerimizin kasetlerini izliyorduk maçlardan önce. Burkina Faso çok mücadele eden bir takımdı ama biz onlardan daha çok mücadele ederek zor da olsa ilk maçımızı kazanmayı başardık. Kosta Rika maçında lider oyuncularımız ortaya çıktı ve daha rahat bir galibiyet alarak liderliği garantiledik. Grubun son maçında ise liderliği garantilediğimiz için hocamız oynamayan arkadaşlarımıza şans verdi. Buna rağmen kazanıyorduk; son dakikada yediğimiz golle berabere kaldık. Bu maçtan sonra, ikinci tur maçımızı oynamak üzere tekrar grubumuzun ilk iki maçını oynadığımız Enugu'ya geri döndük. Enugu'daki otelin çalışanları bizi "En büyük Türkiye" yazılı dövizlerle karşıladı. Çok iyi ve cana yakın insanlardı.

İkinci tur maçımız, belki de en güzel anılarımızın olduğu maçtı. Birleşik Arap Emirlikleri maçında neler hissettin?

İyi mücadele eden, hızlı bir rakibe karşı oynayacaktık. Maça iyi hazırlanmıştık. İkinci dakikada öne geçmemize rağmen ilk yarı kötü oynuyorduk. Bir de 39. dakikada on kişi kalmamız, ikinci yarı öncesi bizi olumsuz etkilemişti. Bu noktada hocamızın devre arasında yaptığı konuşma kendimize gelmemizi sağlamıştı. Hocamızın yüksek sesle, "Bana ikinci yarıda sahaya çıkacak on tane yürekli adam lâzım. Var mı aranızda on tane yürekli adam?" demesi, tüm olumsuzluklara rağmen sahaya inançlı çıkmamıza neden olmuştu. Daha iyi mücadele ettiğimiz ikinci yarının sonlarında bulduğumuz golle de maçı 2-0 kazanmıştık. O kadar dolmuşum herhalde ki, maç sonunda sevinçten ve hırstan ağlamıştım. Çok güzel bir maçtı. Tekrar olsa, tekrar on kişi kalsak yine oynarım.

Tabii tıpkı hayattaki gibi insan futbolda da her zaman kazanamıyor. Bu defa Kolombiya ile oynadığımız çeyrek final maçımız istediğimiz gibi geçmedi. Son dakikada yediğimiz golle maç uzatmaya gitti ve penaltılarla elendik. Neler hissetmiştin o gün?

Hocamız baştan beri söylüyordu. Dünya Kupası'nda yetenek değil, iyi mücadele başarıyı getirecekti. Kolombiya güçlü bir rakipti ve maçları geriden gelerek kazanıyordu. İlk yarı iyi mücadele ederek soyunma odasına 1-0 üstünlükle girmiştik. İkinci yarıda ise düşüşe geçtik. A Milli Takımımızın Euro 2008'de Hırvatistan'a yaptığını bu defa Kolombiya bize yapmıştı. Son dakikada beraberliği yakalamışlardı. Bu gol penaltılara moralsiz girmemize neden oldu. Sonuçta, geriden gelip penaltılarla bizi elemişlerdi. Her şeye rağmen bu maç da güzeldi, bütün maçlar gibi. Sonuç olarak Dünya Kupası bize büyük bir tecrübe kazandırmıştı.

Doğduğun, büyüdüğün şehri Mardin'i anlatır mısın? Mardin'i özlüyor musun?

Mardin, doğduğum yer. Ailem de hâlâ orada yaşıyor. Benim için vazgeçilmez bir şehir, çok özlüyorum. Tarihi ve kültürü ile ünlü bir kent. Mardin'in insanları da çok cana yakındır. Herkesin görmesi gereken bir şehir olduğunu düşünüyorum.

Futbol dışındaki zamanlarını nasıl değerlendiriyorsun?

Boş zamanlarımda genellikle arkadaşlarımla sinemaya gidiyorum. Tesislerde kalıyorum ve imkânlarımız çok iyi. Bu yüzden tesislerde de çok vakit geçiriyorum. Masa tenisi, bilardo, Playstation oynuyor, kitap okuyoruz. Boş vakitlerimi iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum.

Kariyerin boyunca sende emeği olan insanlar kimler?

Ailemin, özellikle de babamın desteğiyle buralara geldim. Mardin'deki hocalarım, Fenerbahçe'de Hasan Hocam, altyapı koordinatörümüz Şenol Çorlu, Engin Hocam, diğer hocalarım bize çok destek oluyor. Ailemizden uzak olduğumuzu hissettirmiyorlar. Hepsine çok teşekkür ediyorum.

Guti-i Mucize


Canım medyama yardımcı olmak için, isimden manşet üreten denemeler:

Guti-i Mucize
Bjk Guti'nin mucizevi golüyle beraberliği kurtardı...

PİNOkyo
Pino bir türlü iyileşemedi...

JA JA ja Şa Şa Şa
TS Jaja ile güldü

Sıcaksa Soğuksa DIA SA
Sakatlanan M.Topuz'un yerine ısınmadan giren Dia maça damga vurdu.

Karabük Dostu
BJK ilk yarıda olduğu gibi, yine Karabükspor'a puan verdi




27 Ağustos 2010 Cuma

Bu Ne Kadro Ah Bu Ne Izdırap


2012 Avrupa Şampiyonası elemelerinde Kazakistan ve Belçika ile iki maç yapacak olan Milli Takım Aday Kadrosu açıklandı:

Kaleciler: Hakan Arıkan (Beşiktaş), Onur Recep Kıvrak (Trabzonspor), Sinan Bolat (Standart Liege) Savunma Oyuncuları: Gökhan Gönül (Fenerbahçe), Sabri Sarıoğlu, Servet Çetin, Gökhan Zan, Hakan Kadir Balta (Galatasaray), Ömer Erdoğan (Bursaspor), İbrahim Toraman, İsmail Köybaşı (Beşiktaş) Orta Saha Oyuncuları: Hamit Altıntop (Bayern Münih), Kazım Kazım, Selçuk Şahin,Emre Belözoğlu, Özer Hurmacı (Fenerbahçe), Mehmet Aurelio (Beşiktaş), Nuri Şahin(Borussia Dortmund), Selçuk İnan (Trabzonspor), Arda Turan (Galatasaray) Hücum Oyuncuları: Tuncay Şanlı (Stoke City), Semih Şentürk (Fenerbahçe), Sercan Yıldırım (Bursaspor), Nihat Kahveci (Beşiktaş), Halil Altıntop (Eintracht Frankfurt)

Yıllık ücreti 3,5 milyon Euro olan ve muhtemelen yıllık geliri bir o kadar daha olan yardımcıları, futbolcu izleme komitelerince oluşturulan milli takım kadrosu bu, gerçekten bu...

Bu kadro bizimle alenen dalga geçiyor.
Sakatlıktan çıkıp oynamamış Toroman orada Sabri orada,Gökhan Zan orada Kazım kaç maç oynadı bu sene Aurelio hiç oynadı mı???

Nihat Kahveci,Özer Hurmacı,Semih Şentürk,Hakan Baltacı ne kadar formda???
Çok takım seyretmedim ama Sabri Sarıoğlu mu Serkan Balcı mı anlayacak kadar izledim.

Yazık günah bu milletin paralarına gerçekten yazık,
Şu kadroyu seçmek için verilen paralara gerçekten yazık...

Bu ülkenin kaynakları bunlarla mı sınırlı
Hangi oyuncular ne kadar sıklıkla nasıl seyrediliyor???
Sinirlenmemek elde değil.

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Bunlar İçin Bana Şans Lazım...


Sertap Erener'in şarkısındaki gibi;

Yine gülecek bir neden lazım
Yeni bir haber yeni bir kader
Bunlar için bana şans lazım...

Rakibimizden daha kötü değiliz, gerekli mücadeleyi de ortaya koyarsak,
kaderimiz meşin yuvarlığın 3 direğin arasından geçip,ağlarla buluşmasında...

Yarın öncelikle herkesin görevini layığıyla yapmasını, şansımızın yaver gitmesini, 1 Mayıs 2010'dan beri gülmeye hasret kaldığımız mabedimizde yüzümüzün gülmesini istiyorum.



23 Ağustos 2010 Pazartesi

Yenilsen de Bazı Bazı...


Fenerbahçe ligde zorluk derecesi en yüksek olan deplasmandan, üstelik rakibide üstün form düzeyi yakalamışken puansız, dönüyor.Eğer ligi 34/34 galibiyetle kapatmıyacaksan matıklı bir mağlubiyet, büyütmemek lazım.

Maç sonrası yorumlarda, ortak kanı var. Aykut Hoca neden Stoch ile başlamadı, görünen ve sorulacak soru bu fakat , her zaman yaptıkalrı gibi konu ile ilgili analiz yok, farklı bir yorum yok, karbon kağıdından çıkmış yorumlar.

Aykut Hoca’nın da belirttiği gibi bu takıma yükleme yapıldı ve gücünü yavaş yavaş kazanacak.Dün bütün takımın gücünün 70’lerde bittiğini de gördük.Elbet bu bitişte TS gibi bir ekibe karşı iki defa iki farklı geriye düşüş ve dönüş çabaları etken.

Bence Aykut Hoca, ilk yarının ,gole kadar olan bölümdeki gibi sakin geçeceğini, ev sahibi olmanın etkisiyle TS’nin daha çok efor sarfedip daha çok yorulacağını düşünüp Stoch silahının ikinci yarı taze kan olarak sahaya sürmeyi düşünmüş olabilir.

Ama evdeki hesap, Mehmet Topuz’un kendi kalesine attığı bozulup bir anda dengelerin değiştiği bir maç oldu.ilk golden önceki el pozisyonu tartışılır.İlk golü müteakip Semih’in bir pozisyonu ofsayt diye kesiliyor.Bu pozisyonun tekrarı yok! Sorma neden...Bu pozisyondan dönen top ikinci TS golü oluyor,Bilica,Yattarayı ofsaytta bırakıyor fakat yan hakemi marke edip, arkasına bakmayan Santos ofsaytı bozuyor,Yattara bütün maç planlarını bozuyor.

Aykut Hoca’nın hatalı seçimleri olabilir, ama eleştirmek için de eleştirilmemeli, karbondan çıkan yorumlarla idam edilmemeli.

Bu takıma Emre’yi unutturacak bir orta saha oyuncusu lazım olduğu ortada.Dia ve Volkan’a tam gücüyle oynayabilien Gökhan Gönül,Emre,Niang eklenecek kaliteli bir transferde yapılırsa gelecek aydınlık gözüküyor.

22 Ağustos 2010 Pazar

El Yordamı



Bugün kaliteli medyamız sonunda mutabakata vardı.Dün oynanan ve İBB'nin BJK'yı yendiği maçın hakemi Fırat Aydınus skora etki etti.Bir kaç basın organında çıkan habere göre BJK taraftarı maç öncesi "BJK'nın çocuğu Fırat Aydınus" diyerek kendisini bağırlarına basmıştı ama neyse...

Neymiş? Maçın 43. dakikasında Mehmet Yılmaz ceza sahası önünde elle müdahale etmiş son adam olarak kırmızı kartla cezalandırılmamış.Pekala bu tartışılır bir karar olsun ama tartışılmasın.Pozisyonun tekrarını izlerken İBB'li oyuncunun itildiğine dair hareketi vardı.www.ligtv.com.tr'ye üye olursanız video haber bölümünde pozisyonun videosunu izleyebilmek mümkün.Çabuk geçilen son tekrar, ağır çekimde izlendiğinde Holosko'nun Mehmet Yılmaz'ı eliyle ittiği gözüküyor.

Pozisyon yukarıdaki fotoğrafta da izlenebilir.Bu şekilde hatalar olur ,olacaktır da ama böyle bir kamuoyu yönlendirmesi olmaz,bizi hafife alıyorlar.Her maça pierro çiziyorlar her ne hikmetse Fenerbahçe maçlarında tuvalet kağıdı, kılı kırk yaran medyadan bir kişi bile pozisyon öncesindeki faulden bahsetmiyor.

Gözümüzü dört değil ondört açmamız gerekiyor

20 Ağustos 2010 Cuma

Çelişki


Dün gece Selanik'te PAOK tirbünlerinde münferit olduğuna inandığım Çarşı grubu pankartı açılmıştır.Grubun popülaritesinden faydalanmak için Yunan taraftarlar bile açmış olabilirler.

Çarşı grubunun iç yapısı ve dinamiklerini net bilmemekle beraber, uzaktan görünen bir çelişkisi vardır.Karşı tezahüratlar yaparak İnönü Stadının ,Medikal Park olmasını engellemeye çalışmışlardır.Kulüpleri de bugün yaptıkları açıklamada sponsor bulamadıkları için transferden vazgeçtiklerini delege ederek protestonun sonuca ulaştığını belgelemiştir.

Karşı olmak üzere manifesto belirleyen bu grup yakın döneme kadar başkanlarına da karşıydı.
Hatta para ile başka grupların stada sokulduğu protestoların engellendiği iddia edilmişti ve fakat bu sene yapılan iki transferde rüzgar tersine esmeye başladı.

Dediğim gibi grubun iç yapısın bilmem, belki her şeyin mantıklı bir açıklaması vardır.
Dışarıdan görülen ise gerçek çelişkinin olduğudur.

Sarı - Laci


Hayatın içinden sarı-laci ler yansıtan çalışmamdan fotoğraflar.
Kadıköy çarşının içinde bir ekmek arbasının içi...

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Young Boys Süprizi Sürüyor!!!


Kaliteli Medyamdan Y.Boys yorumu: Young Boys Süprizi Sürüyor...

Şampiyonlar Ligi ön eleme turunda elendiğimiz Young Boys Şampiyonlor Ligi Play Off turunda dün Tottenham ile karşılaştı.
Dakikalar 30'u gösterdiğinde Y.Boys 3-0 öne geçmişti daha sonra toparlanan Tottenham durumu anca 3-2'ye getirebildi.

Bu yazıyı yazma amacım, kuvvetli bir takıma yenildik demek değildir.
Öncelikle daha önce bir çok kez ispatladığımız gibi, medyamız ne yazıkki Türk sporunun önündeki en büyük engeldir.
Tembeldir, showa yönelik yazılar yazar, tarafları birbirine kırdırıp rating peşindedir ve bunu yaparken en çok avantajı elde edeceği Fenerbahçe'mize saldırmayı adet edinmişitr.

Takım olmanın kritik başarı faktörü para değil,öncelikle emektir.
(Bu arada bizim yaş ortalamamız 25,6 toplam değerimiz 143.650.000 € Y.boys 23,2 yaş ortalaması toplam değeri 23.330.000€ )
Biz 30 yaşındaki Deivid'i kontenjanlardan yedek oturtacak kadar zenginken, bize Kadıköy'de gol atan, dün Tottenham'a gol atan (daha öncede yazmıştım) Bienvenu adlı oyuncuyu
yıldız yapmışlar.Bienvenu henüz 22 yaşında (Deivid'in değeri 3.200.000 € Bienvebu 1.000.000 €)

Bizim de ihtiyacımız olan, yeni dönemimizde olacağına inandığım başarı hikayeleri bunlar olmalıdır.Belçika'dan Beveren gidip Fildişi Sahillerinde kardeş takım buluyor,Udinese aynı örneği Gana'da yapıyor.Young Boy's 22 yaşında Kamerunlu Bienvenu'yu, Fildişi'li Doubai ile forvet hattı kuruyor.

Daha da enterasnı geçen sene 32 maçta 30 gol atan forvetleri Seydoi Doumbia'yı bu sene CSKA Moskava'ya 10.000.000€ ya satıyorlar(Toplam bütçeleri 23.330.000€)

Umarım bu ve benzeri örnekleri takip eden projelendiren ekiplerimiz vardır ve umarım başka takımlar Fenerbahçe'nin başarı hikayelerini konuşulur.

Mert Günok


Schumacher'den sonra Fenerbahçe kalesini koruyan en başarılı yabancı kaleci kimdir?
Cevap tartışmasız rahmetli Enke olacaktır.
Fenerbahçe kalesi 20 yıldır bir maç dışında Türk kalecilere emanet.

Engin'den Rüştü'ye devrolan kale, çok kısa süre Recep'lense de Volkan'ların Demirel'lerine kalmıştır.

Rüştü ilk defa kaleye getiğinde hayat kronometresinde rakamlar 21 yıl 6 ay 19 günü gösteriyordu.
Volkan'ın bu büyülü anındaki rakamda 21 yıl 6 ay 16 günü gösteriyordu...

Tarihler 15 Ağustos'u gösterdiğinde Fenerbahçe kalesi yeni bir isimle tanışıyordu Mert Günok
ve kronometre 21 yıl 5 ay 14 gündü...

Tarihsel olarak baktığımızda, gelenekten dolayı genç Türk kalecinin Fenerbahçe'de forma şansı vardır.
Ticari olarak düşünülünce de vardır, altyapıdan yetişen oyuncu hakkını kaleciden kullanmak takımların işine de gelmektedir.

Bütün bu ahval ve şerait içinde Fenerbahçe kadrosundaki genç kaleciye düşüne gören, sorumluluğunun farkında olmak, elinedeki şansın farkında olmak, kutsal formaya layık olacak çalışma azmini göstemek.

Bu çabayı ve sorumluluğu gösterdiğinde bu taraftar ona sahip çıkacaktır, çıkmalıdır,çıkalımdır...

21'li yaşlarda kaleyi geçici olarak yarım devre de olsa devralan ve önümüzdeki bir kaç maçta muhtemelen kalemizi kouyacak Mert Günok'un başarılı olmasını ve geleneğin devam etmesini tüm kalbimle istiyor ve ona güveniyorum.